TED Meşale Dergisi 35. Sayı | Page 19

ekonomik darboğazdan çıkmış , yapıtlarını beğendirme kaygısından uzaklaşmıştır . Bu da ona daha özgür düşünme fırsatı sunar . Avrupa ’ da 19 . yüzyıl ortalarından itibaren yaygınlaşan etnografya müzelerinin etkisiyle Afrika sanatından ilham alan Picasso 1907 yılından itibaren resminde bu kıtanın geleneksel motiflerine yer verir . Bu eserlerden en bilineni , yapıldığı tarihte büyük tepkiyle karşılanan , ünlü ressam Henri Matisse ’ in nefretle yaklaştığı “ Avignonlu Kızlar ” ( Les Demoiselles d ’ Avignon ) tablosudur . Resim , hem tekniğiyle hem konusuyla o güne dek denenmemiş ; küçümsenmiş veya tabulaştırılmış ögeleri bir arada kullanır .
243,9x233,7 santimetre boyutlarındaki
“ Avignonlu Kızlar ” olumsuz eleştiri oklarını üstüne çekse de takip eden on yıl içinde Picasso ’ yu şöhretin zirvesine taşıyacaktır . Amerikalı tarihçi William R . Everdell İlk Modernler adlı kitabında eserin sanat tarihindeki yerini şöyle saptar : “ Les Demoiselles d ’ Avignon , ‘ Son Akşam Yemeği ’ ( Leonardo Da Vinci ) resminin yirminci yüzyıldaki karşılığıdır ve ‘ Son Akşam Yemeği ’ gibi bileni göreninden fazladır . Sevilen , adeta kendi değil , anlatılışıdır . Büyüklüğüne hiç kuşku yoksa da belki o kadar iyi bir resim bile değildir . Picasso ’ nun arkadaşları arasında Les Demoiselles ’ den , yapıldığı yılda söz eden ( ona ne kadar takıldığını bildikleri hâlde ) pek az kişi vardır . 1907 ’ nin Nisan ayında devasa tuval Picasso ’ nun atölyesinde tam bir duvarı kaplıyordu . 1912 ’ ye kadar yazılı basında kimse ondan bahsetmedi . 1916 ’ ya kadar hiçbir galeri onu sergilemedi . Mamafih resim , o tarihe dek yapacağını çoktan yapmıştı . Daha 1912 ’ de André Salmon , Picasso ’ nun neredeyse tüm sanatının ve modernlerin tüm resimlerinin Paris telefon santralindeki teller gibi o devasa tablodan çıktığı görüşündeydi .”
Kübizmden sürrealizme
Henüz 28 yaşındayken dünyanın en önemli sanatçıları arasında kabul edilen Pablo Picasso attığı her adımla adını sanat tarihinin başka bir sayfasına yazdırmaya kararlıdır . 1909-1919 yılları arasındaki çalışmaları , o güne dek hazırlandığı bir buluşun ürünüdür : Kübizm . En büyük şanssızlığı Picasso ’ yla aynı dönemde üreterek onun gölgesinde kalmak olan George Baraque ile birlikte geliştirdikleri bu yeni yaklaşımda nesneler geometrik birimlere indirgenerek resmedilir . Picasso- Baraque ikilisi , klasik dönemde olduğu gibi anatomik özellikleri veya manzarayı kusursuzca taklit etmek ya da izlenimcilerin yaptığı gibi doğanın sanatçının algısındaki izdüşümünü tuvale aktarmakla yetinmez , resimle kurgusal bir dünya yaratır . Bu çıkışı daha iyi anlayabilmek için yaklaşan I . Dünya Savaşı ’ nın ayak seslerini işitmek önemlidir . Yer tabakalarında biriken gerilimin depremle sonuçlanması gibi dünyada artan gerilimin büyük bir patlamaya yol açacağını sezen sanatçılar içinde bulunmaktan memnun olmadıkları bu dünyayı bozarak sanatlarına taşırlar .
Avrupa ’ da büyük yankı uyandıran , kısa sürede tüm sanat galerilerini benzer tarzda resimlerle dolduran kübizm Picasso ’ nun arayışlarla dolu evreninde yalnızca kısa bir mola yeridir . Dünya Savaşı ’ nın patlak vermesiyle son yüz yılda giderek güçlenen teknolojik ilerleme düşüncesinin nasıl felaketlere yol açtığını yüksek sesle dile getirenlerin başında yine o gelecektir . Bu duruma tepkisini yine sanatıyla ortaya koyar Picasso . 1917 ’ de gerçekleştirdiği İtalya seyahatinde gördüğü Rönesans tablolarının da etkisiyle klasik resme yönelir . “ Düzene Dönüş ” ( retour à l ’ ordre ) adı verilen bu ara döneminde yaptığı tablolar , o güne dek
17