TED Meşale Dergisi 35. Sayı | Page 14

Öyle ki , iki parçacık arasında ışığın hızı bile bilgi akışı için yeterli değildir . Kuantum mekaniğine göre ortaya çıkacak ölçüm sonucu rastgele olması gerekmektedir . Yani dolanık parçacık çiftlerinden birini ölçüm aletinden geçirdiğimizde çıkacak sonucu tek başına bilmenin , tahmin etmenin olanağı yoktur . Bu ölçümü yaptıktan sonra öbür parçacığı ölçüm aletinden geçirdiğinizdeyse aksine o ölçümün ne sonuç vereceğini artık kesinlikle biliyorsunuz ; öncekinin zıttı sonuç verecek . Fakat daha sonra ölçümü yapılan parçacık , ilk ölçüm yapılan parçacıktan çok çok uzakta , ölçümde hangi sonucu verdiğini nasıl anladı ? Ortada ışık hızından daha hızlı bir bilgi akışı olmalı ancak bu nedensellik ilkesine aykırıdır . Bu durum da dolanıklık kavramını Einstein-Podolsky-Rosen üçlüsüne göre bir paradoks yaratmaktadır . Einstein , dolanık parçacık çiftlerinin bu “ doğa üstü ” iletişimini “ uzaktaki tüyler ürpertici hareket ” ( spooky action at a distance ) olarak tanımlar ve bu olay literatüre “ Einstein-Podolsky- Rosen ( EPR ) Paradoksu ” olarak geçer . Uzunca süre bilim insanları bu deneyde öngörülen şekilde dolanık çiftler üretmeyi başaramadı ve dolayısıyla EPR paradoksu deneysel olarak sınanamadı .
Yayımlanan makaledeki matematik tutarlı ve geçerli olsa da kuantum mekaniğinin küçüklerin dünyasını açıklamak konusundaki yetenekli yapısı sebebiyle kuantum mekaniği 20 . yüzyıl boyunca ilerleyip bugünkü şeklini almaya devam etti . Bu yeni kuramın tüm öngörüleri yapılan deneylerde bir bir gerçekleşiyordu . Parçacık fiziği denilen yeni bir fizik alanı ortaya çıktı ve kuantum mekaniği elektrodinamik ile birleştirilmeye başlandı . Bu olumlu gelişmelere rağmen EPR paradoksunun adeta bir “ odadaki fil ” mişçesine havadaki soru işareti olarak kalması en basit tabirle tüyler ürperticiydi . Elinizde atomaltı alemi muazzam bir kusursuzlukla açıklayan bir model var fakat bu model gerçekten doğruysa tüm evrenin en temel yapıtaşları tamamen rastgelelik , olasılıksallık ve istatistik üzerine kurulu . Üstelik kuramınızı temelden sarsan bir paradoks yanıtsız kalmış durumda . Eğer paradoks bir gün sınanıp doğrulanabilirse oluşturduğunuz bütün fizik yapısı başınıza yıkılabilir !
Dolayısıyla zaman içinde kimi bilim insanı nedensellikle dolanıklığı uyumlu hâle getirecek orta yollar geliştirmeye çalıştılar . Bunlardan en ünlüleri Louis DeBroglie tarafından geliştirilen “ Pilot-Dalga ” ( Pilot-Wave ) ile David Bohm tarafında ortaya atılan “ Gizli Değişken ” ( Hidden Variable ) kuramlarıdır . Özetle bu tür modeller kuantum mekaniğinin özünde rastlantısal olmadığını , her parçacığın en içinde , sahip olabileceği tüm olası deneysel değerleri ona “ fısıldayan ” bir iç yapı olduğunu söyler . Dolayısıyla her dolanık parçacık çiftinin içinde bulunacak bu gizli değişken veya pilot-dalga , dolanıklık gerçekleştiği ilk anda birbirlerine alabilecekleri tüm olası değerleri not ederler . Fakat bu tür “ ortayolcu ” fikirler fizik camiasında pek kabul görmez zira bu tür bir kavramı tam anlamıyla kanıtlamak imkânsızdır ve metodoloji bakımından böyle bir parçacığın ortaya atılması Aristocu yaklaşımlara benzer . Şu an kullandığımız modern bilimden önce , deney ve gözlem elimizdeki modelle çelişirse modeli değiştirmek yerine modeli gözlemle uyumlu hâle getirecek bir tür parametre veya parçacık icat edilir , bu kafadan uydurulan parçacığın fiziksel özellikleri araştırılmaya çalışılırdı .
Aspect , Clauser , Zeilinger , John Stewart Bell ’ i de doğrulamış oldu
Artık 1960 ’ lı yıllara ulaşmıştık . İrlandalı fizikçi John Stewart Bell tarafında yayımlanan birtakım makaleler , günümüzde “ Bell eşitsizliği ” adı verilen kavramları ortaya attı . Özetle bu çalışmalar , EPR paradoksunu kuantum mekaniğinin en güçlü silahı olan istatistik ile çözmeyi hedefliyordu . Diyelim ki elimizde iki parçacık var , adları Alice ve Bob olsun ( A ve B ). A ve B ’ nin elinde çeşitli filtreler vardır ve ellerindeki dolanık parçacıkları istedikleri sırayla ve istedikleri yöne rastgele çevirdikleri filtreden geçirmektedir . Defalarca birçok parçacığı , filtreleri belli bir nizam ile sırayla yön değiştirdiğinizde de , tamamıyla rastgele
12