Oğuz Atay Tutunamayanlar romanıyla Türk edebiyatına yeni bir kapı açmıştır. Atay edebiyatında, kendisinin de günlüğünde sıkça bahsettiği“ Türkiye’ nin ruhu” ana unsurdur. Tüm yapıtlarında bu ruhu arar Atay.
Ömer Madra, Tutunamayanlar’ ın ön sözünde Oğuz Atay’ dan şöyle bahsetmektedir:
“ Aydın sınıfı içinde yer alıyordu Oğuz Atay ve o sınıfın derinlemesine tahlilini yapıyordu. Biraz karamsar biraz acı, çokça güldürü … Aydınsı bir tahlil işte. Tüm romanlarının, öykülerinin ve oyununun ana konusunu bu meselenin oluşturduğu söylenebilir. Öylesine bir irdelemedir ki bu, sonunda ortaya hiç de küçümsenmeyecek boyutta bir“ aydınlar destanı” çıkmıştır. Hatta bir aydın marşı değilse bile tutmuş şarkıları yazmıştır Oğuz Atay. Durum bu noktada çatallaşmaktadır işte. Bütün bunları okuyan aydınlar, birdenbire billur bir boy aynasında çırılçıplak buluverirler kendilerini. Korkunç bir durum canım, utanç verici üstüne üstlük, sahnenin ortalık yerinde öyle durup dururken pat diye düşüveren bu mühendis bozması çok da iyi yazmıyor muydu size. Alın bakalım...”
Toplumcu gerçekçi ürünlerin verildiği bir ortamda bireyin sorunlarından bahsetmesi beraberinde birçok eleştiriyi de getirmiştir. Yazar böylelikle hayatta olduğu dönemde beklediği ilgiden mahrum kalmıştır. Bu mahrumiyetin sebebi de yukarıda Ömer Madra’ nın anlattığı özellikle aydınlara ayna tutmasıdır. Kendi dünyasına kapanmış Türk aydını bu iğneleyici dil karşısında saldırgan bir tutum izlemiş, yerini muhafaza etme derdine düşmüştür. Ömer Madra ön sözü şu cümlelerle bitirmektedir:
“ Oğuz Atay, gerçeğin bağrından filizlenen oyundan, oyunun uzandığı ölümden, ölüm duyusundan doğan yaşam damlasından, gözyaşında titreşen çılgın kahkahadan, delilikte tüneyen akıldan, akıldan türeyen gönülden örülmüş o gülünçlü ve çok acıklı dünyası ile Türk aydınını ve her şeyi yeniden kapsayacaktır çok yakında.”
Oğuz Atay’ ın günlüğünden özellikle Oyunlarla Yaşayanlar’ ın yazım sürecine dair ayrıntılı ve geniş bir bilgiye ulaşıyoruz. Oyun üzerine hayli düşünen Atay, günlüğünün büyük kısmını oyunun planına ayırmıştır. Hastalığı süresince tuttuğu günlükler, yazarın zihin dünyasına dair önemli ipuçları barındırmaktadır.
25