TED Meşale Dergisi 30.Sayı | Page 93

KİTAP RAFLARINDAN Veba Albert Camus Çeviri: Nedret Tanyolaç Öztokat Can Yayınları, 277 sayfa Doppler Erlend Loe Çeviri: Dilek Başak Yapı Kredi Yayınları, 124 sayfa Öz Şefkatli Farkındalık Christopher K. Germer Çeviri: Handan Ünlü Haktanır Diyojen Yayıncılık, 336 sayfa Olaylar, 1940’larda Cezayir’in Oran şehrinde bir nisan sabahı Dr. Rieux’nün hasta eşini bir sanatoryuma nakletmesi sırasında ölü bir fare görmesiyle başlar. Bu olay bütün şehri saracak büyük bir veba salgınının işaretidir. Bu zaman içinde şehirde yaşayan bütün insanlar büyük bir değişime maruz kalırlar. Hastalık yüzünden karantinaya alınan şehirde, insanlar önce fiziksel, sonra ruhen birbirinden uzaklaşır. Yalnızlaşma, bireysellik, varoluş kaygısı ve anlamı, korku, sıkışmışlık, çaresizlik gibi çeşitli kötücül ruh hallerini bu salgın sürecinde bütün kent deneyimler. Veba için, içinde bulunduğumuz Covid-19 pandemi gündemine yıllar öncesinden bir göz gezdirme diyebiliriz. Karamsar, kötücül, sıkışmışlık hissiyle dolu hatta distopik sayılabilecek bu roman, yanı başımızda her an hissettiğimiz hisler kadar gerçek duygu durumlarını gözden geçirmemize vesile oluyor. Camus’un hikâye içindeki analizleri, aforizmik cümleleri okuma hazzını katlarken, kitabın karamsar çekicilikteki öyküsü merak uyandırıyor. Günümüz nişanelerinin hepsini başarıyla taşıyan bir adam Andreas Doppler. Başarılı bir işe, mutlu bir evliliğe, iyi eğitim almış çocuklara, güzel bir eve sahip. Andreas bir gün ormanda bisikletiyle dolaşırken düşer. Yerde yarı baygın yatarken kendini hiç olmadığı kadar huzurlu hisseder. Uzun zamandır kafasını, kalbini meşgul eden ne kadar fikir, düşünce varsa yok olur gider. Yaşadığı bu olayın üstünden birkaç gün geçtikten sonra Doppler, evini, işini ve ailesini terk ederek ormana taşınır. Doğanın güzelliği, derinliği, zorluğu karşısında büyülenmiş şekilde günlerini geçirirken bunlara bir de Bongo adlı geyik eklenir. Bongo, Doppler’e ormanda bir nevi hayat arkadaşı olur ve beraber avcıtoplayıcı usulde yaşamaya başlarlar. Hikâye de tam burada renklenir. Bir beyaz yakalının doğaya ve kendine karşı verdiği mücadele esprili bir şekilde anlatılır. Hikâyenin daha derinine inildiğinde varoluş krizleri, sınıfsal farklılıklar, şehir hayatı ve bu hayatın bize dayattıkları gibi günümüz konularının esprili bir şekilde ele anlatıldığını görürüz. Okuması oldukça keyifli, akıcı bir hikâye Doppler. Tedirginlik, kırgınlık, kızgınlık, üzüntü gibi kötücül ruh hallerinde iç sesiniz hemen kendinizi yargılamaya başlıyorsa, hayatta yaşadığınız bazı aksamalarda iç sesiniz yine hiç düşünmeden kendinizi suçluyorsa bu kitapla süreci başka türlü yönetmenin mümkün olduğunu anlayıp, deneyimleyebilirsiniz. Dr. Christopher Germer yaptığı çalışmalar sonunda bir sonuca ulaştı: “Acı çekmekten kaçınıyoruz. Acı çekmeyi kabullenmeyi, ondan utanmamayı, yargılamamayı bilmiyoruz.” Bu kitap duygu yönetimi ve kendimizi dinlemeyi ve kendimize saygı duymayı bilmek anlamında güzel bir danışma kaynağı. Kitap, üç kısımdan oluşuyor. İlk kısım “keşfetmek” üzerine. Kendimizi, duygularımızı, bedenimizi, zor duygularla baş etmeyi ve öz şefkati keşfetmek üzerine. İkinci kısım ilk kısımda öğrenilen öz şefkati uygulamak üzerine. Kitapta yer yer alıştırma ve testler bulunuyor. Klasik kişisel gelişim kitaplarından olmayan, bilimsel verilerin çokça yer aldığı kitap, hemen okuyup kapatılacak bir eser değil. Sürece yayılarak hatta dönüp, bölüm bölüm yeniden incelenecek rehber bir kitap Öz Şefkatli Farkındalık. 92