TED Meşale Dergisi 30.Sayı | Page 63

Fil mi sürüyorsun? O zaman muhtemelen eko-turizm yapmıyorsundur. Vahşi hayvanlara dokunmak ne o hayvana, ne çevreye, hiç kimseye bir fayda sağlamıyor! Vahşi Yaşam İzleme Kapsamındaki Ekoturizm Tartışmaları Eko-turizmin yerine getirmek istediği faydaları sağlayıp sağlamadığı tartışmalı olmaya devam ediyor. Henüz birkaç güvenilir izleme programı verisi dışında yeterli sonuçlar elde edilmiş değil. Örneğin, doğal ortamlarında turiste maruz kalan primatların kendini acıtacak düzeyde kaşıdığı veya yüksek stres hormonu salgıladığı görülmüş. Bazı hayvanların yaşam alanları insanlar tarafından ziyaret edildiğinde, özellikle de gidecek başka yerleri yoksa kronik stres altına girdiği belirlenmiş. Stres fizyolojilerini ve üreme yeteneklerini önemli ölçüde etkilemiş. Başka bir sıkıntı da hayvanların diyetlerinin bozulması ile gözlemlenmiş. İnsanlar tarafından uzatılan yiyeceklerin bolluğu primatların yem arama becerilerinin kaybına yol açtığı tespit edilmiş. Yiyecek uzatırken yakınlaşan insan ve hayvan arasında gelişebilen zoonotik hastalıklar ise başka bir yazının konusu olacak kadar büyük bir sorun. Zaten domuz gribi, deli dana, kuduz, kuş gribi ve son olarak korona virüs gibi bulaşların dünyamızı nasıl kilitlediğini son birkaç ayda evlerimizden çıkmayarak deneyimledik. Kalabalık insan grubu bir orangutanın fotoğrafını çekerken… Turistler sıtma ve sarı humma gibi kötü tropikal hastalıklara yakalanma riskleri konusunda endişelenir. Ancak kendilerinin getirdiği hastalıkların yerel vahşi yaşama verdiği zararı düşünmez. Primatlar özellikle insan hastalıklarını almaya karşı oldukça savunmasızdır. Zoonotik hastalıklara sadece hayvandan insana geçen hastalık olarak bakılmaması gerekiyor. Hastalıklar insandan hayvana daha sık geçiyor. Böyle sevimli ve tüylü olduklarında ziyaretçilerin beslemeye direnmesi kolay değil. Hayvanları beslemeye veya dokunmaya karşı resmi kurallara rağmen, birçok vahşi yaşam parkında gevşek uygulamalar var. 62