TED Meşale Dergisi 30.Sayı | Page 44

arenada varlığının son yıllarını yaşayan Osmanlı Devleti’nin bu döneminde umudunu yitirmeden çalışan, gelecek güzel günlere inanan bir yazar kimliğiyle yazdığı öykülerle geleceği inşa etmesi, kuruluşuna tanıklık edemeden öleceği Cumhuriyet’in onun idealleri etrafında şekillenmesinde pay sahibidir. Ömer Seyfettin öykülerinde sıkça rastlanan çocukluk teması yalnızca yazarın doğduğu topraklardan uzakta bir hayat sürmesi sonucu oluşan bir özleme dayanmaz. Yazar, çocukluk kavramı üzerinden devletin eski, güzel, mutlu günlerini hasretle anar. Yine çocuklara özgü bir heyecanla gelecek günlerin eskilerden de güzel olacağına inanır. Bunu yazarın hikâyelerine konu ettiği değerlere bakarak çıkarmak mümkündür. Kısa yaşamına sığdırdığı onlarca öyküde Ömer Seyfettin’in en fazla öne çıkardığı tema yurt sevgisi olarak görülür. Bu saptama yanlış olmamakla birlikte, onu salt bu alana hapsetmek büyük yazara haksızlık olacaktır. Ömer Seyfettin’deki vatan-millet düşüncesi kuru kuruya, hamasi bir söylemden ibaret değildir. O güne dek Türk edebiyatında görülmemiş şekilde toplumun bütününü ilgilendiren konuları bireyleri merkeze alarak işlemeyi başaran yazarın metinlerine göre milletin mutluluğu insanca yaşama seviyesine çıkıldıkça sağlanabilir. Bunun içinse kadın-erkek eşitliğinden dinsel baskıların ortadan kaldırılmasına pek çok öneri, eskiye saplanmanın anlamsızlığından Avrupa karşısında küçüklük duymanın yersizliğine çokça görüş onun öykü karakterleri aracılığıyla dile gelir. Ömer Seyfettin’in hikâyelerinde rastlanan ilgi çekici bir öğe de mizahtır. Milli duyguları harekete geçirmek için yazdıklarıyla daha çok anılan yazar, toplumdaki aksaklıkları ve ahlaki zaafları bulunan kişileri anlatmak için mizaha ustaca başvurur. Yüksek Ökçeler, Aşk ve Ayak Parmakları, Bir Vasiyetname gibi hikâyeler Türk mizah edebiyatının ilk yetkin örnekleri arasında sayılır. Efruz Bey başlıklı romanında ise II. Meşrutiyet’ten I. Dünya Savaşı’na geçen dönemde yaşamış, imparatorluğun kurtuluşu için çeşitli görüşler ortaya atmış ünlü isimler yapıtın başkarakteri Efruz’un kişiliğinde birleştirilir. Eleştiri dozu oldukça yüksek bu metin edebiyatımızı parodi ve pastiş teknikleriyle tanıştırması bakımından da önemlidir. 1920 yılında, henüz 36 yaşındayken hayata veda eden Ömer Seyfettin kısa ömrü boyunca durmadan öğrenmeyi, dünyayı takip etmeyi, Türkiye’yi ve Türk edebiyatını çağın ötesine taşımayı ilke edinmiştir. Meyvelerini göremese de Türkçe onun düşlediği yönde sadeleşme ve gelişme yoluna girmiş, Türk öykücülüğü kendisini takip eden kuşaklarca dünyada adından söz edilir seviyeye ulaştırılmıştır. 43