organı Genç Kalemler’in Ziya Gökalp
ile Ali Cânip Yöntem’le birlikte önde
gelen isimlerinden olur. Yazarın bugün
çok ünlü olan pek çok öyküsünün
yayımlandığı 33 sayı süren bu derginin
ilk sayısında yer alan Yeni Lisan makalesi
ise edebiyat ve kültür tarihimizin
dönüm noktaları arasındadır. İmzasız
yayımlanmasına karşın oluşumunda en
büyük payın Ömer Seyfettin’e ait olduğu
kabul edilen makale Tanzimat’tan beri
süren yenileşme çabalarında ilk kez
eski edebiyat ve dil anlayışının toptan
reddedilmesini savunur. Bu yönüyle Ömer
Seyfettin, Cumhuriyet’le birlikte büyük
atılım yakalayan kültür politikalarının
zeminini oluşturan isimlerin başında gelir.
1930’larda devlet eliyle yürütülen dilde
sadeleşme ve edebiyatta ulusal motiflerin
yaygınlaşmasının düşünsel temeli Ömer
Seyfettin tarafından atılmıştır.
Haziran 1913’te Ali Cânip Yöntem’e
yazdığı bir mektupla örneklemek
mümkün: “Sevgili Cânip’im! Geçen
hafta bir hikâye gönderdim. Bilmem
aldın mı? Çünkü şüphelendikleri ağır
zarfları göndermiyorlar. Havalar çok
sıcak. Rahat rahat yazılmıyor. Ben gene
boş durmuyorum. En lüzumlu bir şeyi
yazıyorum. Gustave Flaubert’in ‘Biz
bir çöldeyiz, kimse kimseyi anlamıyor’
dediğini hatırlarsın. Asıl bu çöl Fransa
değil, Türkiye. Türkiye’de kimse kimseyi
anlamıyor. Şimdi avam edebiyatı
yapmaya çalışanlar evvelce bizi hiç
anlamamışlardı. Niçin? His ve fikir
meselesi. Hissî ve aklî mantığın birbirine
hücumu… Bütün kafalar hislerle fikirlerin
farkına varamıyor; bir mesele karşısında
hissimizle mi yoksa fikrimizle mi netice
çıkarıyoruz, bundan kimsenin haberi yok.
İşte ben Gustave Le Bon’un mantığa dair
yazdığı bahisleri esas edinerek küçük bir
kitap yazıyorum.”
Hikâyeciliği kadar siyasi yaşamıyla
da öne çıkan Ömer Seyfettin, Balkan
Savaşı patlak verince yeniden orduya
katılır. Yanya’da Yunan ordusuna karşı
savaşırken esir düşer. Bir yıl kadar
süren esirlik döneminde de okumaktan,
yazmaktan geri kalmaz. Bunu, 26
Ömer Seyfettin bu satırları kaleme
aldığında henüz 29 yaşındadır. Hayata
1931 yılında veda edecek Fransız düşünür
Le Bon’u tanıyacak, onun görüşleri
üzerine çalışacak kadar çağına hâkim
bir görgüsü, edebiyatta alışılmadık
işlere kalkacak bir cesareti ve öngörüsü
vardır. Günümüzün iletişim olanakları
çerçevesinde bile çağdaş dünya yazarları,
düşünürleri ile eşzamanlı görüşler ortaya
koymanın ne kadar ender rastlanan
bir özellik olduğu düşünüldüğünde
Ömer Seyfettin’in önemi biraz daha
ortaya çıkar. Askeri anlamda çıkmaz
içinde, ekonomik olarak tükenmiş, siyasi
42