değiştirdiğini söylüyor. Neolitik Çağ’a
yaklaştıkça yabani bitkilerin yetiştiği
çayırların hayvanlardan korunması
için çit benzeri korunaklarla çevrildiği
düşünülüyor. Henüz tohumdan ürün elde
etme sürecini keşfetmemiş insanoğlunun
yerleşikliğe attığı ilk adım sayılabilecek
bu yaklaşımı takip eden tarıma geçişin
“tam olarak” nasıl başladığı ise yalnızca
varsayımlarla açıklanabiliyor.
göre ilk tohum toprağa bilinçli şekilde
ekilmediyse bile atalarımız gözlem
sonucu tohumun ürüne dönüşme sürecini
tekrar ettirmeyi başardı. Kuşaklar boyu
süren denemeler sonucunda tüketilen
besinin tohumundan en verimli şekilde
yeni ürün elde etmenin yolları bulundu.
Kurutularak taşınması kolay tahılların
besleyiciliğini ve avlanmaya oranla
tehlikesizliğini keşfeden Paleolitik
Çağ insanının nasıl olup da bu bitkileri
evcilleştirdiği hakkındaki kabullerin
başında, rastlantı ile zekânın eşit
derecede rol oynadığı senaryo geliyor.
120 bin yıl önce çevre koşullarının
uygun olduğu bilinen “Bereketli Hilal”,
Orta Amerika ve Doğu Asya’da tahıl
ve baklagillerin evcilleştirildiği görüşü
-en azından şimdilik- en güncel bilgi
niteliğinde. Hangi bölge insanının tohum
ıslahını daha önce gerçekleştirdiği
veya hangi formülle topraktan ürün
elde etmenin sistematiğe bağlandığı
ise gizemini koruyor. Bu noktada Tarım
Devrimi’nin hayvan evcilleştirme başta
bir dizi gelişmeyle paralel ilerlediğini, her
bölgede ihtiyaçların belirlediği yönde
ve hızda gerçekleştiğini unutmamak
gerek. Alet yapmakta ustalaşan, barınak
sorununu belli ölçüde gideren insanlığın
ihtiyaçlarını daha az zahmetle gidermeye
yöneldiğinin altını çizen araştırmalara
Günümüzde çok sayıda makinenin
yardımıyla, bilimsel verilerin ışığında
yürütülen tarım etkinliğinin özünde hiç
değişmediği ortadadır. Yani topraktan
elde ettiğimiz besin maddelerinin
soframıza gelme süreci 120 bin yıldır
neredeyse tıpatıp aynı. Bu uzun zaman
diliminde değişen hemen her şey ise tam
olarak bu sürecin yönetilmesinin keşfine
dayanıyor.
38