Fil mi sürüyorsun? O zaman
muhtemelen eko-turizm
yapmıyorsundur. Vahşi
hayvanlara dokunmak ne
o hayvana, ne çevreye, hiç
kimseye bir fayda sağlamıyor!
Vahşi Yaşam İzleme Kapsamındaki Ekoturizm
Tartışmaları
Eko-turizmin yerine getirmek istediği
faydaları sağlayıp sağlamadığı tartışmalı
olmaya devam ediyor. Henüz birkaç
güvenilir izleme programı verisi dışında
yeterli sonuçlar elde edilmiş değil.
Örneğin, doğal ortamlarında turiste
maruz kalan primatların kendini acıtacak
düzeyde kaşıdığı veya yüksek stres
hormonu salgıladığı görülmüş. Bazı
hayvanların yaşam alanları insanlar
tarafından ziyaret edildiğinde, özellikle
de gidecek başka yerleri yoksa kronik
stres altına girdiği belirlenmiş. Stres
fizyolojilerini ve üreme yeteneklerini
önemli ölçüde etkilemiş. Başka bir sıkıntı
da hayvanların diyetlerinin bozulması
ile gözlemlenmiş. İnsanlar tarafından
uzatılan yiyeceklerin bolluğu primatların
yem arama becerilerinin kaybına yol
açtığı tespit edilmiş.
Yiyecek uzatırken yakınlaşan insan ve
hayvan arasında gelişebilen zoonotik
hastalıklar ise başka bir yazının konusu
olacak kadar büyük bir sorun. Zaten
domuz gribi, deli dana, kuduz, kuş
gribi ve son olarak korona virüs gibi
bulaşların dünyamızı nasıl kilitlediğini
son birkaç ayda evlerimizden çıkmayarak
deneyimledik.
Kalabalık insan grubu bir orangutanın
fotoğrafını çekerken…
Turistler sıtma ve sarı humma gibi
kötü tropikal hastalıklara yakalanma
riskleri konusunda endişelenir. Ancak
kendilerinin getirdiği hastalıkların yerel
vahşi yaşama verdiği zararı düşünmez.
Primatlar özellikle insan hastalıklarını
almaya karşı oldukça savunmasızdır.
Zoonotik hastalıklara sadece hayvandan
insana geçen hastalık olarak bakılmaması
gerekiyor. Hastalıklar insandan hayvana
daha sık geçiyor.
Böyle sevimli ve tüylü olduklarında
ziyaretçilerin beslemeye direnmesi
kolay değil. Hayvanları beslemeye veya
dokunmaya karşı resmi kurallara rağmen,
birçok vahşi yaşam parkında gevşek
uygulamalar var.
62