TED Meşale Dergisi 29. Sayı | Page 48

PORTRE A SİNEMAYI KARNAVALA DÖNÜŞTÜREN YÖNETMEN radan geçen yüzyılı aşkın zamanda sinemayı derinden etkileyen, film yapma biçimlerini değiştiren hem sinemacılar hem de izleyiciler üstünde büyük izler bırakan kimi isimler öne çıkar. Bunlardan biri, sinema diline getirdiği karnaval etkisiyle tanınan İtalyan yönetmen Federico Fellini’dir. Fellini 1920 yılında İtalya’nın Rimini şehrinde dünyaya gelir. Altı yaşında beyazperdede izlediği ilk film ve ilkokul çağında tanıştığı Amerikan çizgi romanları onu yaşıtlarından farklı düşüncelere yönlendirir. Henüz on yaşındayken evden kaçarak bir sirkte çalışmaya başlar. Sirklerin renkli, karmaşık, hareketli dünyası ve çizgi romanlar Fellini’nin kariyeri boyunca etkili olacak, buradan öğrendikleri onun sinema dünyasını şekillendirecektir. YA Ş I N D A 19. yüzyılın ikinci çeyreğinde başlayan hareketli görüntüyü kaydedip oynatma çalışmaları, 1895 yılında Augustus ve Louis Lumière isimli iki kardeşin sinematograf adlı cihazı geliştirmesiyle büyük bir aşama kaydeder. Bundan önce çok tanıdık bir isim, Thomas Edison, kinetoskop isimli bir makine yapar. Kinetoskopta 35 milimetrelik film makarası üzerine kaydedilmiş görüntü makine içinde döndürülür ve cihaz üzerindeki deliğe gözünü yaslayan izleyici akan kareleri izleyebilir. Lumière Kardeşler ise bu görüntüyü büyütüp perdeye yansıtmayı başararak bugün anladığımız anlamda sinemanın mucidi olur. Lumière Kardeşlerin halka açık gösterimini gerçekleştirdiği Trenin La Ciotat Garı’na Gelişi adlı film önce merak sonra korku uyandırır. İnsanlar bu yeni icat karşısında heyecanlıdır ancak perdeden üzerlerine gelen tren görüntüsü karşısında panikle kaçışırlar. Bu ilginç ilk deneyimin üzerinden çok geçmeden, akan görüntülere müzik eklenmeye başlar, daha sonra sesli ve renkli filmlerin çekilmesini sağlayan teknolojiler geliştirilir. Böylece sinema kitlelere yayılan, rakipsiz bir eğlence halini alır. 46 ertesi yıl ilk özgün senaryosu beyaz perdededir. 1945’te Roberto Rossellini’nin yönettiği Roma, Açık Şehir filminin hikâyesini yazar, senaryosuna katkıda bulunur ve yönetmen yardımcılığını üstlenir. 1948’de ufak bir rolle perdede görünen Fellini, 1950 tarihli Varyete Işıkları’nda yönetmen koltuğunu Alberto Lattuada ile paylaşır ve nihayet 1952’de Beyaz Şeyh ile ilk filmine imza atar. Avrupa sinemasında yeni akımların filizlendiği bir dönemde adını duyuran Federico Fellini’nin şöhreti yavaş yavaş İtalya dışında da yayılır. Ona uluslararası ününü sağlayansa 1954 yılında Sonsuz Sokaklar filmiyle ilk kez Yabancı Dilde En İyi Film Oscarı’nı kazanmasıdır. Fellini daha sonra Cabiria’nın Geceleri (1957), Sekiz Buçuk (1963) ve Amarcord (1973) filmleriyle aynı ödülün sahibi olacaktır. Ayrıca, Amerikan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi, “Dünya çapındaki izleyicileri heyecanlandıran ve eğlendiren sinematik başarıları” nedeniyle 1993 yılında Fellini’ye Oscar Onur Ödülü’nü verir. Oscar Ödülleri tarihinde önemli bir yere sahip olan Fellini’nin şu sözü ise dikkat çekicidir: “Oscar’ın en büyük ödül olduğu sinema mitolojisine ait bir efsanedir.” Fellini 1937 yılında mizah yazıları yazarak gazetelere yollamaya başlar. Ertesi yıl hayatını karikatürist ve mizahçı olarak geçirme kararıyla Floransa’ya taşınır. İlk karikatürü, burada yayımlanan 420 adlı dergide basılır. 1939’da Roma’ya giderek hukuk fakültesine kaydolsa da derslere girmez. Marc’Aurelio dergisinde iş bulan genç Federico, çizerlik ve espri yazarlığı yaptığı bu dönemde sanat dünyasının önemli isimleriyle tanışma ve çalışma fırsatı bulur. Bunlar arasında en fazla sinemacılarla ilgilenmekte, geleceği için yeni planlar kurmaktadır. 1942 yılında hikâyesini yazdığı ilk film, Mario Bonnard imzalı Avanti c’è posto... seyirciyle buluşur. Aynı yıl ilk uyarlama senaryosu, 47