Müzik tarzınızı eklektik olarak
yorumlayabilir miyiz? Veya sizin bir
adlandırmanız var mı?
En sevdiğim işlerden biri, bulunduğum
coğrafyaya uyum sağlayıp oranın
elementlerinden hoşuma gidenleri
müziğimde kullanmak. Belki ileride bir ismi
olabilir ama yaptığım müzik yaşadığım
yerlerin, kendimi parçası olarak hissettiğim
kültürlerin ve ilham aldığım müziklerin
karışımı diyebilirim.
Akdeniz coğrafyasından ve kültüründen
oldukça etkilendiğinizi düşünüyoruz. Sizin
için Akdeniz coğrafyası neler ifade ediyor?
Anadolu müziği sizi hangi yönlerden
etkiledi? Farklı kültürlerden fragmanlar
içeren sanat tarzınıza, sizin Anadolulu
olmanızın ne gibi katkıları oldu?
Anadolu’da özellikle Doğu Akdeniz
havzasındaki Antik Yunan-Roma, Sefarad
Yahudi, Ermeni, Türk ve Mezopotamya
kültürlerinin bir arada oluşturduğu yüksek
kozmopolitanizm beni müziğimde hep
kendine çekti. Bugün dünyada bir sürü
müzik türü birbiri ile deneniyor, Anadolu’da
ise bu binlerce yıldır zaten yapılıyor. Anadolu
ezgileri bu açıdan bakarsak sentezlemesi
çok zor bir materyal değil. Dolayısıyla her
zaman ilham aldığım ve kullandığım bir
kaynak.
Benim için Akdeniz coğrafyası yaptığım
müziğin ve ilham aldığım çoğu şeyin
merkezi. Yüzlerce kültürün sürekli olarak
birbiri ile bu kadar etkileşim halinde
olduğu başka bir coğrafya bilmiyorum
açıkçası. Müzikal olarak aynı ritimlerin
veya melodilerin, bu kadar farklı görünen
kültürlerde bugün apaçık şekilde yaşaması
çok güzel. Bu tarihi zenginlik stil olarak
doğal seçimlerimi oluşturuyor ve de
kozmopolitan idealimi tamamlayan bir
çerçeveyi oluşturmama yardımcı oluyor.
İspanya, müzikal gelişiminize ne gibi
katkılar yaptı?
Bir ayağım İspanya’da olduğu için müzikal
olarak ilginç bir ilişkim var. İspanya’nın en
sevdiğim özelliği kozmopolit, çok dilli ve
çok kültürlü yapısı. Kültürünü iyi korumanın
ekonomik bir yük değil, ekonomiyi geliştiren
ve kalkınmayı hızlandıran bir güç olduğunu
dünyada en iyi kavrayan ülkelerden biri.
Müzikal olarak, ilk seferinde ben de herkes
gibi Flamenko ile ilgilenmiştim. İspanyolların
caz kültürüne ve modern müziğe olan
ilgilerini inceliyorum. Ayrıca çeşitli okullarda
şarkı yazımı ve müzik prodüksiyon üzerine
masterclass’lar yapıp oradaki müzisyenler ile
çalıyorum.
28
“Between 12 Waters” projesi çok farklı
duygu durumlarını barındıran kaliteli bir
çalışma olarak müzikseverlerin zihnine
kodlandı. Proje nasıl bir sürecin sonucunda
ortaya çıktı?
Projeye başlamam, Berklee’de iken
Rebetiko’nun Anadolu’daki kaynakları
üzerine bir tez için araştırma yapmam ile
başladı. Sonra bir süre boyunca bunları bir
kenara koyup tamamen Valencia’nın otantik
kültüründen ve kozmopolit yapısından ilham
alarak bir albüm yapma fikrine odaklandım.
Tez yazmak öğreticiydi ama buradaki
bulguları parçalara ayırıp “Evet bu güzel bir
şey ama 21. yüzyıla uygun bir yemek yapmak
için bu elementlerin hangisini kullanabiliriz?”
sorusunu sorunca parçalar birleşmeye,
şarkılar ortaya çıkmaya başladı.