TED Meşale Dergisi 28.Sayı | Page 29

Müzik tarzınızı eklektik olarak yorumlayabilir miyiz? Veya sizin bir adlandırmanız var mı? En sevdiğim işlerden biri, bulunduğum coğrafyaya uyum sağlayıp oranın elementlerinden hoşuma gidenleri müziğimde kullanmak. Belki ileride bir ismi olabilir ama yaptığım müzik yaşadığım yerlerin, kendimi parçası olarak hissettiğim kültürlerin ve ilham aldığım müziklerin karışımı diyebilirim. Akdeniz coğrafyasından ve kültüründen oldukça etkilendiğinizi düşünüyoruz. Sizin için Akdeniz coğrafyası neler ifade ediyor? Anadolu müziği sizi hangi yönlerden etkiledi? Farklı kültürlerden fragmanlar içeren sanat tarzınıza, sizin Anadolulu olmanızın ne gibi katkıları oldu? Anadolu’da özellikle Doğu Akdeniz havzasındaki Antik Yunan-Roma, Sefarad Yahudi, Ermeni, Türk ve Mezopotamya kültürlerinin bir arada oluşturduğu yüksek kozmopolitanizm beni müziğimde hep kendine çekti. Bugün dünyada bir sürü müzik türü birbiri ile deneniyor, Anadolu’da ise bu binlerce yıldır zaten yapılıyor. Anadolu ezgileri bu açıdan bakarsak sentezlemesi çok zor bir materyal değil. Dolayısıyla her zaman ilham aldığım ve kullandığım bir kaynak. Benim için Akdeniz coğrafyası yaptığım müziğin ve ilham aldığım çoğu şeyin merkezi. Yüzlerce kültürün sürekli olarak birbiri ile bu kadar etkileşim halinde olduğu başka bir coğrafya bilmiyorum açıkçası. Müzikal olarak aynı ritimlerin veya melodilerin, bu kadar farklı görünen kültürlerde bugün apaçık şekilde yaşaması çok güzel. Bu tarihi zenginlik stil olarak doğal seçimlerimi oluşturuyor ve de kozmopolitan idealimi tamamlayan bir çerçeveyi oluşturmama yardımcı oluyor. İspanya, müzikal gelişiminize ne gibi katkılar yaptı? Bir ayağım İspanya’da olduğu için müzikal olarak ilginç bir ilişkim var. İspanya’nın en sevdiğim özelliği kozmopolit, çok dilli ve çok kültürlü yapısı. Kültürünü iyi korumanın ekonomik bir yük değil, ekonomiyi geliştiren ve kalkınmayı hızlandıran bir güç olduğunu dünyada en iyi kavrayan ülkelerden biri. Müzikal olarak, ilk seferinde ben de herkes gibi Flamenko ile ilgilenmiştim. İspanyolların caz kültürüne ve modern müziğe olan ilgilerini inceliyorum. Ayrıca çeşitli okullarda şarkı yazımı ve müzik prodüksiyon üzerine masterclass’lar yapıp oradaki müzisyenler ile çalıyorum. 28 “Between 12 Waters” projesi çok farklı duygu durumlarını barındıran kaliteli bir çalışma olarak müzikseverlerin zihnine kodlandı. Proje nasıl bir sürecin sonucunda ortaya çıktı? Projeye başlamam, Berklee’de iken Rebetiko’nun Anadolu’daki kaynakları üzerine bir tez için araştırma yapmam ile başladı. Sonra bir süre boyunca bunları bir kenara koyup tamamen Valencia’nın otantik kültüründen ve kozmopolit yapısından ilham alarak bir albüm yapma fikrine odaklandım. Tez yazmak öğreticiydi ama buradaki bulguları parçalara ayırıp “Evet bu güzel bir şey ama 21. yüzyıla uygun bir yemek yapmak için bu elementlerin hangisini kullanabiliriz?” sorusunu sorunca parçalar birleşmeye, şarkılar ortaya çıkmaya başladı.