TED Meşale Dergisi 27. Sayı | Page 18

Diğer bir konu ise trafikte yaşanan anlık değişimlerdir. Yolda o an oluşan çukurlar, kazalar, kapatılan yollar ve geçici güzergâh değişimleri bir sorun olmaya devam edebilir. Bu tip ani değişiklikler otonom araçlara nakledilemediğinden, yolculuğun devam etmesi imkânsız hâle gelebilir. İlginçtir ki sürücüsüz otomobillerin trafik kurallarına uymakta insana kıyasla daha iyi olması, aslında kaza riskini de artırıyor. Takip mesafesini gayet iyi koruyan otonom araçlar, sağdan veya soldan önlerine girecek araçlara karşı frenleme ile cevap verebiliyor. Ancak o sırada arkasında yakın takip mesafesinde olan bir aracı da hesaba katabiliyorlar mı? Ya da çarpışma alanından uzaklaşmak için manevra yaptıklarında, yapay zekânın algoritmaları anlık saha analizini yeniden yapabiliyor mu? Bu noktada yapay zekânın işleyiş yetkinliğini sorgulamamız gerekiyor. değişiklikler de var. Örneğin taksicilik, şoförlük gibi meslekler, çok değil 20 yıl sonra tarihe karışabilir. Düşen kaza oranları yüzünden sigorta şirketleri önemini yitirebilir. Bunun yanında araç alırken, o araçta aradığımız özellikler tamamen değişecek gibi görünüyor. Aracın yolcusuna yani “sahibine” sunduğu hizmetleri önemseyeceğiz. Vagon açmazına benzer bir sorunla karşılaştığında almak istediğimiz modelin nasıl davrandığına, yani nasıl bir etik(!) tutumu olduğuna bakacağız. Bahsettiğimiz temel problemler aşılmadıktan sonra otonom arabaların hayatımızın tamamen bir parçası olmasına biraz daha zaman var gibi gözüküyor. Yapay zekâ teknolojileri bazı etik problemlere rağmen bu kadar hızlı gelişirken şu soruyu sormamızda fayda var: Hayatımızın bu kadar içinde olan arabalara gönül rahatlığıyla otonomi verebilecek miyiz? Tüm bu etik ve hukuki problemlerin yanı sıra işin sosyolojik açıdan yaratacağı 16 17