TED Meşale Dergisi 27. Sayı | Page 12

ROMA’NIN BÜYÜK ANITI: SARIKAYA ROMA HAMAMI BİNLERCE YILIN BİRİKİMİ: HARPUT TARİHİ KENTİ Yozgat Sarıkaya’da bulunan antik Roma hamamı, ılıcalar açısından zengin bir noktada bulunmaktadır. Antik Dönem’de Basilica Therma adıyla bilinen tarihi yapının büyük bir kısmı yıkılmış, günümüzde yalnızca tonozlu arka tarafına geçişini sağlayan duvarı ve havuzları ayakta kalabilmiştir. Korinth düzeninde inşa edilen ön cephesi, 10 gözlü ve 2 katlı mermer kemer duvar şeklindedir. Kemerin üzerindeki sütunların büyük kısmı harap olmuştur. Antik Dönem’de oldukça önemli bir kaplıca merkezi olan hamamın, yalnızca tonozlu tarafına geçişi sağlayan arkat dizileri ile boğa başlı kornet motifli süslemeleri günümüze kadar gelebilmiştir. Yapı üzerine sonradan yapılan eklentiler önemli ölçüde tahribe yol açmış; 2010 yılında başlayan kazı ve restorasyon çalışmalarıyla hamam turizme kazandırılmıştır. Elazığ şehir merkezinden 5 km uzaklıkta bulunan ve şehrin ilk yerleşim bölgesi olan Harput’un tarihi M.Ö. 2000’li yıllara dayanıyor. Harput’a ilk yerleşen uygarlığın Hurriler olduğu düşünülmektedir. Harput; Anadolu, Asya ve Trakya gibi birçok ticaret yolu üzerinde bulunduğu için, pek çok kez farklı uygarlık tarafından ele geçirilmiştir. 19. yüzyılın sonlarına kadar kültür ve bayındırlık yönünden Anadolu’nun en önemli şehirlerden biri olan Harput; 1834 yılında o zamanki adı Agavat Mezrası olan bugünkü Elazığ’a taşınmıştır. çoğunlukla kesme taşı kullanıldığından, Selçuklu sonrası yapılan ahşap tavanlı ve ahşap destekli camiler mimariye yeni bir soluk getirmiştir. Özellikle İç Anadolu’daki ahşap camiler, Türklerin Orta Asya bölgesinde kullandıkları mimari üslupla oldukça benzer niteliktedir. Yapıların içerisindeki ahşap yüzeylerde “kalem işi” adı verilen süslemeler mevcuttur ve camilerin içleri, dış mekânlarının aksine oldukça renklidir. Anadolu’daki ahşap tavanlı ve ahşap destekli camilerden bazıları ise Konya Eşrefoğlu Camii, Kastamonu Mahmut Bey Camii, Sivrihisar Ulu Cami, Afyonkarahisar Ulu Cami ve Ankara Arslanhane Camii’dir. Priene, Aydın’ın Söke ilçesinin 15 km güneybatısına kurulmuş önemli bir antik kenttir. Yüksek sarp bir kaya üzerine kurulması saldırılara karşı koymada kente avantaj sağlamıştır. Miletos şehri gibi Ion Birliği’nin bir üyesi olduğu kabul edilen Priene hakkındaki ilk bilgilere ise M.Ö. 7. yüzyıl ortalarında antik kaynaklarda rastlanmaktadır. BİR MİMARLIK ŞAHESERİ: JUSTİNİANUS KÖPRÜSÜ ANADOLU’DAKİ AHŞAP ÇATILI VE AHŞAP TAŞIYICILI CAMİLER Selçukluların 11. yüzyılda Anadolu’ya gelmesiyle birlikte, pek çok caminin çatı ve kolon yapımında ahşap kullanılmış ve etkileyici bir mimari üslup ortaya çıkmıştır. Anadolu mimarisinde TÜRKİYE’NİN EN ÖZEL ARKEOLOJİK ALANLARINDAN BİRİ: PRİENE ANTİK KENTİ Sapanca Gölü’nün sularını Sakarya Nehri’ne boşaltan Çark Deresi üzerinde yer alan Justinianus Köprüsü, Erken Bizans Dönemi’nin Anadolu’daki en görkemli anıtsal yapılarındandır. Bizans İmparatoru Justinianus (527-565) tarafından M.S. 558-560 yıllarında yaptırılan bu taş köprü, 365 metre uzunluğunda, 9,85 metre genişliğinde olup toplam 12 kemerlidir. Köprünün batı ucunda zafer takı izi, doğu ucunda ise apsisli bir yapı bulunmaktadır. Priene, Hippodamos tarafından geliştirilen ızgara şehir planının ilk uygulandığı yer olması açısından oldukça önemlidir. Şehirde sokaklar birbirlerini dik açılı ve muntazam bir şekilde kesmektedir. Kentin önemli yapıları arasında Demeter Tapınağı, Athena Tapınağı, tiyatro, agora, Zeus Tapınağı, bouleuterion, gymnasionlar, Mısır Tapınağı, Bizans kilisesi ve konut alanları bulunmaktadır. 5000 kişilik kapasiteye sahip tiyatro M.Ö. 350 yılında inşa edilmiştir. Tanrıça Athena için kentin en hâkim yerine yapılan ünlü tapınağın önünde bir zamanlar, Athena’nın altın ve fildişinden yapılan ünlü heykeli yer almaktaydı. http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR-44395/dunya-miras-gecici-listesi.html 10 11