ROMA’NIN BÜYÜK ANITI:
SARIKAYA ROMA HAMAMI BİNLERCE YILIN BİRİKİMİ:
HARPUT TARİHİ KENTİ
Yozgat Sarıkaya’da bulunan antik
Roma hamamı, ılıcalar açısından zengin
bir noktada bulunmaktadır. Antik
Dönem’de Basilica Therma adıyla
bilinen tarihi yapının büyük bir kısmı
yıkılmış, günümüzde yalnızca tonozlu
arka tarafına geçişini sağlayan duvarı ve
havuzları ayakta kalabilmiştir. Korinth
düzeninde inşa edilen ön cephesi,
10 gözlü ve 2 katlı mermer kemer
duvar şeklindedir. Kemerin üzerindeki
sütunların büyük kısmı harap olmuştur.
Antik Dönem’de oldukça önemli bir
kaplıca merkezi olan hamamın, yalnızca
tonozlu tarafına geçişi sağlayan
arkat dizileri ile boğa başlı kornet
motifli süslemeleri günümüze kadar
gelebilmiştir. Yapı üzerine sonradan
yapılan eklentiler önemli ölçüde tahribe
yol açmış; 2010 yılında başlayan kazı
ve restorasyon çalışmalarıyla hamam
turizme kazandırılmıştır. Elazığ şehir merkezinden 5 km
uzaklıkta bulunan ve şehrin ilk yerleşim
bölgesi olan Harput’un tarihi M.Ö.
2000’li yıllara dayanıyor. Harput’a ilk
yerleşen uygarlığın Hurriler olduğu
düşünülmektedir. Harput; Anadolu,
Asya ve Trakya gibi birçok ticaret yolu
üzerinde bulunduğu için, pek çok kez
farklı uygarlık tarafından ele geçirilmiştir.
19. yüzyılın sonlarına kadar kültür ve
bayındırlık yönünden Anadolu’nun en
önemli şehirlerden biri olan Harput; 1834
yılında o zamanki adı Agavat Mezrası
olan bugünkü Elazığ’a taşınmıştır.
çoğunlukla kesme taşı kullanıldığından,
Selçuklu sonrası yapılan ahşap tavanlı
ve ahşap destekli camiler mimariye
yeni bir soluk getirmiştir. Özellikle İç
Anadolu’daki ahşap camiler, Türklerin
Orta Asya bölgesinde kullandıkları
mimari üslupla oldukça benzer
niteliktedir. Yapıların içerisindeki ahşap
yüzeylerde “kalem işi” adı verilen
süslemeler mevcuttur ve camilerin
içleri, dış mekânlarının aksine oldukça
renklidir. Anadolu’daki ahşap tavanlı
ve ahşap destekli camilerden bazıları
ise Konya Eşrefoğlu Camii, Kastamonu
Mahmut Bey Camii, Sivrihisar Ulu Cami,
Afyonkarahisar Ulu Cami ve Ankara
Arslanhane Camii’dir.
Priene, Aydın’ın Söke ilçesinin 15 km
güneybatısına kurulmuş önemli bir antik
kenttir. Yüksek sarp bir kaya üzerine
kurulması saldırılara karşı koymada kente
avantaj sağlamıştır. Miletos şehri gibi Ion
Birliği’nin bir üyesi olduğu kabul edilen
Priene hakkındaki ilk bilgilere ise M.Ö.
7. yüzyıl ortalarında antik kaynaklarda
rastlanmaktadır.
BİR MİMARLIK ŞAHESERİ:
JUSTİNİANUS KÖPRÜSÜ
ANADOLU’DAKİ AHŞAP ÇATILI VE
AHŞAP TAŞIYICILI CAMİLER
Selçukluların 11. yüzyılda Anadolu’ya
gelmesiyle birlikte, pek çok caminin çatı
ve kolon yapımında ahşap kullanılmış
ve etkileyici bir mimari üslup ortaya
çıkmıştır. Anadolu mimarisinde
TÜRKİYE’NİN EN ÖZEL
ARKEOLOJİK ALANLARINDAN
BİRİ: PRİENE ANTİK KENTİ
Sapanca Gölü’nün sularını Sakarya
Nehri’ne boşaltan Çark Deresi üzerinde
yer alan Justinianus Köprüsü, Erken
Bizans Dönemi’nin Anadolu’daki en
görkemli anıtsal yapılarındandır. Bizans
İmparatoru Justinianus (527-565)
tarafından M.S. 558-560 yıllarında
yaptırılan bu taş köprü, 365 metre
uzunluğunda, 9,85 metre genişliğinde
olup toplam 12 kemerlidir. Köprünün batı
ucunda zafer takı izi, doğu ucunda ise
apsisli bir yapı bulunmaktadır.
Priene, Hippodamos tarafından geliştirilen
ızgara şehir planının ilk uygulandığı yer
olması açısından oldukça önemlidir.
Şehirde sokaklar birbirlerini dik açılı ve
muntazam bir şekilde kesmektedir. Kentin
önemli yapıları arasında Demeter Tapınağı,
Athena Tapınağı, tiyatro, agora, Zeus
Tapınağı, bouleuterion, gymnasionlar,
Mısır Tapınağı, Bizans kilisesi ve konut
alanları bulunmaktadır. 5000 kişilik
kapasiteye sahip tiyatro M.Ö. 350 yılında
inşa edilmiştir. Tanrıça Athena için kentin
en hâkim yerine yapılan ünlü tapınağın
önünde bir zamanlar, Athena’nın altın
ve fildişinden yapılan ünlü heykeli yer
almaktaydı.
http://www.kulturvarliklari.gov.tr/TR-44395/dunya-miras-gecici-listesi.html
10
11