TED Meşale Dergisi 26. Sayı | Page 38

KÜLTÜR - SANAT Drama Köprüsü HALKIN ORTAK HAFIZASI Türkülerimiz İnsan toplulukları antik dönemlerden itibaren yaşadıklarını kayda geçirmeyi önemsemiştir. Bu arzunun altında yatan başlıca nedenler devlet yöneticilerinin halkı bilgilendirme isteği ve kimi meraklı araştırmacıların geçmişte olup bitenden ders çıkarma dürtüsüdür. Bunun yanı sıra her türlü resmî işlemden bağımsız olarak bireyler de yaşamlarında iz bırakan olayları kuşaktan 36 kuşağa aktaracak yöntemler geliştirmiştir. Anonim halk edebiyatı bunun en önemli örneğidir. Orta Asya bozkırlarında çetin doğa koşullarıyla mücadele içinde başlayan Türk edebiyatı da bu bakımdan oldukça zengindir. Çoğunun çıkış noktası unutulsa da yıllara meydan okuyan türkülerin her birinin ardında acı-tatlı hikâyeler yatar. Özellikle 1800’lü yıllarda eşkıyalara türkü yakılmasının ne kadar yaygın olduğu malum. Ancak unutmamak gerekir ki, o dönemde eşkıya olarak adlandırılan kişilerin ve grupların toplum içinde bugünkünden çok daha farklı bir yeri vardı. Eşkıya tanımına uysalar da pek çoğu halkın çıkarlarını gözetiyor, insanlara zulmetmek yerine zulme karşı çıkıyor, klasik tabirle zenginden aldıklarını fakirle paylaşıyorlardı. Bunlardan biri de hiç şüphesiz ki uğruna “Drama Köprüsü” türküsünün yakıldığı Debreli Hasan’dı. Bugün, Makedonya - Arnavutluk sınırında kalan Debre’de yaşayan Hasan’ın yaşadığı dönem kesin olarak bilinmemekle birlikte, yaygın kanı Ödemişli ünlü eşkıya Çakırcalı Mehmet Efe’yle aynı dönemlerde, yani 1870-1920 yılları arasında yaşadığı yönündedir. Bu konuyla ilgili olarak, Selanikli bir tüccarın iş için İzmir’e gitmeye niyetlenmesiyle “Debreli’den kurtulsan Çakırcalı’dan kurtulamazsın” şeklinde uyarıldığı, durumun da tam bu şekilde olduğu anlatılır. Debreli Hasan’ın elinden kıl payı kurtulan tüccar, İzmir dağlarını mesken tutmuş Çakırcalı’dan kaçamamıştır. Yörenin asil ailelerinden birinin çocuğu olan Debreli Hasan, uzun süren askerliği boyunca maruz kaldığı haksızlıklara dayanamaz, kendisine hakaret eden komutanını vurarak kaçar. Bilinene göre bir çetesi yoktur, sadece “Karakedi” lakabıyla nam salmış bir adamı vardır. Halkın kendisini bu kadar sevmesinin sebebiyse halka zulmederek zenginleşen kişileri soyarak elde ettiği parayı fakirlerle paylaşmasıdır. Rivayet odur ki, türküye adını veren Drama Köprüsü de bu paralarla yaptırılmıştır. Debreli Hasan’ın bu kadar sevilmesinin bir diğer sebebi de yoksul aile çocuklarını, yetim ve öksüzleri evlendirmesidir. Halk arasında anlatılana göre Debreli’nin mesken tuttuğu dağların yakınlarında yaşayan bir genç, tek danasını satmak için İskeçe’ye doğru yola çıkar. Yolda gencin yolunu kesen Hasan, onun evlenmek için parası olmadığını anlayarak düğününü üstlenir, gereken parayı ona verir ve danasını da satmamasını öğütler. Hüseynik’ten Çıktım Şeher Yoluna Anadolu türkülerinin ilginç yönlerinden biri de, sadece sevgililere yazılmamış olmasıdır. “Hüseynik’ten Çıktım Şeher Yoluna” veya “Telgrafçı Akif” adıyla bilinen Elazığ türküsü de bunun en güzel örneklerindendir. Türküde adı geçen Akif, dönemin posta teşkilatının Harput şubesinde müdürdür. Yakışıklı ve mert olup, “Telgrafçı Akif” adıyla da anılan bu genç, yöre halkı tarafından çok sevilir. Hüseynik’te yaşayan Akif, her sabah Saray Yolu’nu kullanarak Harput’a çıkar. Türküde anılan şehir Harput, düşülen yolsa Saray Yolu’dur. Türküde adı geçen Lütfi de Akif’in müdürlük yaptığı dönemde işe başlayan ve Akif tarafından sevilen bir gençtir. 37