TED Meşale Dergisi 26. Sayı | Page 26

Korkunun , yabancılaşmanın , güvensizliğin yazarı Franz Kafka ... Derinlemesine bilinmese de edebiyatla ucundan kıyısından ilgili olan herkes , Kafka ’ nın Milena ’ yla olan ilişkisinden haberdardır . Bunda “ Milena ’ ya Mektuplar ” adlı derleme eserin katkısı büyük olsa da ikilinin aralarındaki ilişki birbirlerine yolladıklarından çok daha fazlasını içeriyor . Tıpkı diğer imkânsız aşk hikâyeleri gibi bu ikili de bambaşka hayatlar yaşıyor . Milena Jesenska , 1896 yılında Prag ’ da doğmuş , 16 yaşında annesini kaybetmiş ve babasının itirazlarına rağmen üniversite yıllarında tanıştığı Ernst Pollak ile evlenmiş bir kadındır . Ne var ki Milena , babasıyla ilişkisini kesmesi ve Prag ’ dan Viyana ’ ya geçmesiyle sonuçlanan bu evlilikte pek de mutlu olmamıştır .
20 . yüzyıl edebiyatının önde gelen isimlerinden Franz Kafka ’ yla ilgili söylenecek sayısız şey var , lâkin belirtilmesi gereken en önemli şey , eserlerine yansıyan korku , endişe ve baba figürü . Bu başlı başına koca bir konu olarak bir köşede dursun , Kafka ’ nın Milena ’ yla olan ilişkisi , yaşadığı yalnızlığı , yabancılaşmayı , hissettiği korku ve endişeyi bir nebze de olsa hafifletmiştir .
İkiliyi buluşturan , Franz Kafka ’ nın o zamanlar çok da bilinmeyen bir eseri olmuştur : “ der Heizer ”. Bu eseri okuyan Milena , 1919 yılının sonlarında Kafka ile iletişime geçmiştir . Eseri Almancadan Çekçeye çevirmek için iznini ister ve bu sayede “ der Heizer ” Kafka ’ nın başka bir dile çevrilen ilk eseri olur . İkilinin ilişkisindeki en büyük sorun , ilk bakışta mesafe gibi gözükse de durum bundan daha ciddidir .
Kafka ve Milena , Viyana ’ da bir araya gelirler . Milena , kendisini defalarca aldatan ve üzen eşi Ernst Pollak ’ tan ayrılacak kadar güçlü değildir . Kafka ’ nın ise iç dünyası bir mağara kadar zifiri karanlığa sahiptir . Çok hassas bir insan olması , karşı cinsle ilgili yaşadığı derin sorunlar ve sahip olduğu tüberkülozdan ötürü Kafka , Milena ile olan ilişkisine son verir . Fakat Milena ’ ya duyduğu güvenden ötürü 1922 yılında günlüklerini ona vermekten çekinmez .
3 Haziran 1924 tarihinde Kafka hayatını kaybeder . Milena , ölüm ilânında Kafka için “ Yaşamak için çok bilge , savaşmak için çok zayıf ” ifadesini yazar . Ona göre Kafka , dünyayı çok açık bir şekilde görüp bunu katlanılmaz bulmuştur ve bu görüş , ölümünü hızlandırmıştır .
Geriye kalan mektupların aydınlattığı bu aşk hikâyesini ne kadar doğru yorumlayabiliriz bilinmez fakat , Kafka ’ nın 8 Kasım 1903 tarihinde yakın arkadaşı Oskar Pollak ’ a yolladığı mektupta yer alan bu cümleler , bize kendisini anlamamız konusunda tarifi zor bir şekilde yardım etmekte : “ Ormanda yolunu yitirmiş çocuklar gibi terk edilmişlik içerisindeyiz . Önümde durup bana baktığında , ne sen benim içimdeki acıları anlayabiliyorsun , ne de ben seninkileri . Ve senin önünde kendimi yere atsam , ağlasam ve anlatsam bile , biri sana cehennemi sıcak ve korkunçtur diye anlattığında cehennem hakkında ne bilebilirsen , benim hakkımda da ancak o kadarını bilebilirsin .”
12