Astrofizikçi Hermann Oberth ise çalışmaları ile Alman roketçiliğine öncülük etmiştir. İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman ordusu için 300 km menzilli, hızı saatte 650 km olan V-1 roketlerini geliştirmiştir. Daha sonra Almanlar, yeni geliştirdikleri ve hızı saatte 5.300 km’ yi aşan V-2 roketlerini kullanmaya başlamıştır. İlginçtir ki Oberth, savaş sonrasında Amerikan Uzay Araştırmaları Programı’ na katılmış, Apollo projesi dâhil birçok önemli projede görev almıştır. kutup ülke arasında ciddi bir uzay rekabeti başlar. Önce Sovyetler Birliği, 1961’ de Vostok 1 roketiyle kozmonot Yuri Gagarin’ i uzaya gönderir ve Gagarin, Dünya’ nın çevresinde 108 dakikalık bir tur atarak“ Uzaya Çıkan İlk İnsan” unvanını alır.
1968 yılında ise ABD, Apollo projesi kapsamında Satürn V roketlerini kullanarak Neil Armstrong’ u taşıyan Apollo-11 uzay aracını fırlatır; böylelikle Amerika Ay’ a ilk ulaşan ülke, Armstrong ise“ Ay’ a Ayak Basan İlk İnsan” olur.
Uzaya daha kolay ulaşma isteği 1981 yılında ilk uzay mekiği Colombia’ nın ortaya çıkışını sağladı. Daha gelişmiş bir uzay mekiği olan Discovery, 1990 yılında Hubble Uzay Teleskobu’ nu başarıyla yörüngeye oturtarak astronomi için bir milat yarattı. Bu önemli dönemeçlerle birlikte pek çok ülke kendi mega roketlerini geliştirerek uzay çalışmalarına dahil oldu.
Falcon H e a v y
Sovyetler Birliği, İkinci Dünya Savaşı sonrasında uzay çalışmalarına ağırlık vermiş ve uzay çağının fitilini ateşleyen Sputnik 1 uydusunu geliştirdiği mega roketlerle 1957 yılında Dünya yörüngesine göndermiştir. Bu başarı, Amerikalıların uzay çalışmalarına yönelmesinde oldukça etkili olmuş ve 1958 yılında NASA kurulmuştur. NASA, aynı yıl, birkaç başarısız denemeden sonra Amerika’ nın ilk uydusu Explorer 1’ i taşıyan Jupiter-C roketini dünya yörüngesine başarıyla oturtur ve bu başarının ardından iki
ABD merkezli uzay aracı ve roket üreticisi SpaceX Şirketi’ nin kurucusu Elon Musk’ ın girişimiyle yapılan tarihin en güçlü roketi Falcon Heavy, bu senenin Şubat ayında Kennedy Uzay Üssü’ nden uzaya fırlatıldı. Mars yolculuğuna devam eden Falcon Heavy’ i roket tarihi açısından en özel kılan şey ise kapsülü uzaya taşıyan roketlerin kazasız bir şekilde dünyaya geri dönüp, başka fırlatmalar için tekrar kullanılabilecek olması. Bu sayede uzay endüstrisinin yolculuk maliyetleri oldukça düşeceği öngörülüyor. Falcon Heavy yakın gelecekte yapılması planlanan uzay turizmi projeleri için de yol açıcı olacak gibi duruyor.
17