DOSYA KONUSU
OKULLAR DEZAVANTAJLI
ÖĞRENCİLER İÇİN
FARK YARATABİLİR Mİ?
Türkiye’de “nitelikli okul” tartışmalarının eğitim gündeminin odağını
oluşturduğu bugünlerde, Türk Eğitim Derneğinin düşünce kuruluşu TEDMEM,
sosyoekonomik olarak dezavantajlı öğrencilerin potansiyellerini tam olarak
ortaya koyabilmelerine destek olma konusunda okulların rolünü ve önemini
ortaya koyan bir çalışma hazırladı.
“Okullar dezavantajlı öğrenciler için fark
yaratabilir mi?” sorusuna cevap aranan
çalışmada, Türkiye’de zorunlu eğitim çağındaki
öğrencilerin temel beceri problemlerinden
yola çıkarak özellikle dezavantajlı öğrencilerin
topluma tam katılımı için sahip olmaları
gereken becerileri edinmeye yardımcı
olacak kişisel özelliklerden okul özelliklerine
kadar pek çok faktör ele alındı. Ayrıca,
öğrencilerin sosyoekonomik düzeyleri ile
okuldaki başarılarının ilişkili olduğu sonucunun
ortaya konduğu çalışmada, sosyoekonomik
dezavantajlarına rağmen akademik olarak
başarılı olan öğrencilerin bu başarılarının
ardında yer alan etmenlere vurgu yapıldı.
18
Çalışmada PISA 2015 bulguları ışığında
Türkiye’deki öğrencilerin ekonomik, sosyal
ve kültürel düzeyleri bakımından %64’ünün
dezavantajlı olduğu sonucuna yer verildi.
Sosyoekonomik olarak dezavantajlı olup
beklenenden yüksek akademik başarı
gösteren, başka bir deyişle “akademik
yılmazlık” sergileyen öğrenci oranının
ise %21,8 olduğu sonucu ortaya koyuldu.
Akademik yılmazlık gösteren öğrencilerin
belirgin ortak özelliklere sahip olduğunun
belirtildiği çalışmada; “Akademik yılmazlık,
kişisel özelliklerle ilişkili olmasına karşın,
doğru eğitim politikaları ve okul
uygulamalarının dezavantajlı öğrencilerin
dezavantajlarını önemli ölçüde azaltarak
akademik yılmazlığı artırabileceğini
göstermektedir.” ifadesine yer verildi.
TEDMEM’in çalışmasında öne çıkan
bulgulardan bazıları şöyle:
Sosyoekonomik düzey akademik başarının
güçlü bir göstergesi
PISA 2015 sonuçlarına göre, sosyoekonomik
olarak dezavantajlı öğrencilerin,
sosyoekonomik olarak daha avantajlı
akranlarına göre temel yeterlik seviyesine
(Seviye 2) ulaşamama riski 2,8 kat daha
fazla görünüyor. Türkiye’de ise bu risk 2 kat
daha fazla. Bu riskin büyüklüğü ülkeden
ülkeye değişiklik göstermekle beraber,
PISA’ya katılan tüm ülkelerde sosyoekonomik
dezavantajlar ve düşük performans arasında
anlamlı bir ilişki olduğu görülüyor. Bu
durum okul sistemlerinden bağımsız olarak,
sosyoekonomik koşulların öğrencinin başarısı
üzerindeki etkisinin yaygınlığını gösteriyor.
Sosyoekonomik olarak dezavantajlı,
akademik olarak başarılı öğrenciler
PISA uygulamasına katılan birçok
dezavantajlı öğrenci, yalnızca kendi
ülkelerinde değil, küresel olarak da
sosyoekonomik dezavantajlarına karşın
beklenenden yüksek performans göstermeyi
başarıyor. Sosyoekonomik olarak dezavantajlı
olup akademik başarısı yüksek olan
öğrenciler akademik yılmazlık gösteren
(resilient) öğrenciler olarak nitelendiriliyor.
OECD ülkeleri ortalamasında dezavantajlı
öğrenciler arasında akademik yılmazlık
gösteren öğrenci oranı %29,2 iken Türkiye’de
akademik yılmazlık gösteren öğrenci oranı
%21,8 değerinde. Hong Kong, Singapur
ve Japonya’da 10 dezavantajlı öğrenciden
4 ila 6’sı akademik yılmazlık gösterirken,
Türkiye’de 10 dezavantajlı öğrenciden
yalnızca 2’si dezavantajlarına karşın
akademik başarı gösterebiliyor. Akademik
yılmazlık gösteren öğrenci oranını
19