TED Meşale Dergisi 24. Sayı | Page 30

İnsanlık tarihi neredeyse çatışmaların, savaşların tari- hiyle yaşıttır. Başlangıçta doğa koşullarına karşı hayatta kalabilmek için giyinme ve barınma sorununa geçici çö- zümler üreten insanoğlu zamanla daha dayanıklı aletler yapmaya, aletleri kullanarak avlanmaya başlar. Bu dö- nemde insanlar arası çatışmalar kısıtlı olan av hayvan- larını veya meyveleri yenebilecek ağaçları paylaşma ko- nusunda yaşanır. Küçük gruplar halinde bir arada avlanan insanoğlu, tarımın icadıyla birlikte yüksek nüfuslu kitleler halinde yerleşik yaşama geçer. Tarım, avcı-toplayıcılığa oranla hem daha fazla insan gücü gerektirdiğinden hem de hasat sonunda elde edilen ürün daha kalabalık bir toplululuk tarafından paylaşılacağından, insanlığın ilk yerleşimleri tarıma uygun alanlar yakınında kurulmuştur. Tarıma geçildikten sonra görece bir barış ortamına kavu- şan dünyanın bu düzeni uzun sürmeyecektir. Nüfus artıp, toprak önceki dönemlerdeki verime sahip olmayınca açlık baş gösterir. Yeni tarım arazilerine duyulan ihtiyaç, baş- ka insan gruplarının yaşadığı bölgeleri zorla ele geçirme dürtüsü yaratır. Böylece tarih boyunca dur durak bilme- yen savaşlar da başlar. 28 Yerleşik hayatla birlikte insanlık, bugün, adına uygarlık dediğimiz; aile, devlet, din gibi temel kurumlardan oluşan büyük yapıyı inşa eder. Yerel uygarlıklar geliştikçe hem topluluklar arası ilişkiler ilerler hem de sınırlı kaynaklara erişim konusunda çatışmalar hızlanır. Başlangıçta somut bir ihtiyaçtan, toplumu besleme çabasından doğan küçük çaplı savaşlar zamanla bunun ötesine geçerek sınırsız