TED Meşale Dergisi 23. sayı | Page 60

YEŞİL SAYFALAR

GÖRÜNMEYEN TEHLİKE

KÂĞIT

Gündelik yaşamda vazgeçilmez bir yeri bulunan , var olmadığı durumun hayal bile edilemeyeceği nesnelerin başında gelir kâğıt . İnsanoğlunun önce resimlerle daha sonra harflerle yazıyı keşfetmesinden itibaren duvarlar ve taş tabletler yazının ilk yurdu olur . Daha pratik bir yazı zemini bulmak için çalışmalar yürüten Mısırlılar , papirüs adı verilen bitki liflerinden yapılmış kâğıdı bulur . MÖ 2 . yüzyılda bugünkü İzmir sınırları içinde yer alan Bergama Krallığı ’ nda geliştirilen parşömen ise uzun süre dünyanın büyük bölümünde kitap kâğıdı olarak kullanılır . Hayvan derisinden elde edilen parşömenin dayanıklı yapısı sayesinde kitaplar yüzyıllar sonrasına rahatlıkla ulaşır . Papirüsün yerini parşömenin alması ise ilginç bir hikayeye dayanır . Mısırlıların , içindeki kitapların çokluğuyla övündükleri İskenderiye Kütüphanesi ’ ne rakip olan Bergama Kütüphanesi ’ nin büyümesinin önüne geçmek için Mısır Firavunu , papirüsün ülke sınırları dışına çıkarılmasını yasaklar . Bunun üzerine Bergama Kralı , kitapların yazılacağı yeni bir kâğıt icat edilmesini emreder . Bergama Kütüphanesi Müdürü Krates de oğlak derisinden yapılan parşömeni bulur . Geçmişte iki ülkenin kütüphanelerinin büyüklüğü üzerinden mücadeleye girmesi ise günümüz dünyasındaki petrol savaşlarının yanında tarihin güzel ayrıntılarından biridir .
Bugün kullanılan kâğıdın ilk örneğine MÖ 2 . yüzyılda Çin ’ de rastlanır . Arkeolojik kazıların verdiği bilgiler ışığında bu kâğıdın bir mahkeme memuru olan Cai Lun tarafından üretildiği kabul edilir . Daha sonra Orta Doğu ve Avrupa ’ ya yayılan kâğıt yapımı Orta Çağ ’ a kadar el tezgahlarında sürdürülür . 14 . yüzyılda , Avrupa ’ da suyla çalışan bir çeşit ilkel kâğıt makinesi icat edilir . Sanayi Devrimi ’ nden sonra hammaddenin ucuzlaması ve üretim maliyetlerinin düşmesiyle dünya genelinde bir kağıt bolluğundan söz edilebilir . Bu dönemde matbaanın yaygınlaşması ve haberleşme ihtiyacının artmasıyla birlikte kitap , gazete ve dergi basımında bir altın çağ yaşanır . Ancak , 19 . yüzyıl , özellikle Avrupa uygarlığının birçok alanda olduğu gibi kâğıt üretimi ve tüketiminde de kaynakların sınırsız olduğuna inancı etrafında şekillenir . Kâğıt yapımı için gerekli ağaçların kesilmesinin gelecek dönemde ciddi sorunlara yol açacağı ancak 20 . yüzyıl ortalarında ciddi şekilde dile getirilmeye başlanır .
60