YEŞİL SAYFALAR
GÖRÜNMEYEN TEHLİKE
KÂĞIT
Gündelik yaşamda vazgeçilmez bir yeri bulunan, var olmadığı durumun hayal bile edilemeyeceği nesnelerin başında gelir kâğıt. İnsanoğlunun önce resimlerle daha sonra harflerle yazıyı keşfetmesinden itibaren duvarlar ve taş tabletler yazının ilk yurdu olur. Daha pratik bir yazı zemini bulmak için çalışmalar yürüten Mısırlılar, papirüs adı verilen bitki liflerinden yapılmış kâğıdı bulur. MÖ 2. yüzyılda bugünkü İzmir sınırları içinde yer alan Bergama Krallığı’ nda geliştirilen parşömen ise uzun süre dünyanın büyük bölümünde kitap kâğıdı olarak kullanılır. Hayvan derisinden elde edilen parşömenin dayanıklı yapısı sayesinde kitaplar yüzyıllar sonrasına rahatlıkla ulaşır. Papirüsün yerini parşömenin alması ise ilginç bir hikayeye dayanır. Mısırlıların, içindeki kitapların çokluğuyla övündükleri İskenderiye Kütüphanesi’ ne rakip olan Bergama Kütüphanesi’ nin büyümesinin önüne geçmek için Mısır Firavunu, papirüsün ülke sınırları dışına çıkarılmasını yasaklar. Bunun üzerine Bergama Kralı, kitapların yazılacağı yeni bir kâğıt icat edilmesini emreder. Bergama Kütüphanesi Müdürü Krates de oğlak derisinden yapılan parşömeni bulur. Geçmişte iki ülkenin kütüphanelerinin büyüklüğü üzerinden mücadeleye girmesi ise günümüz dünyasındaki petrol savaşlarının yanında tarihin güzel ayrıntılarından biridir.
Bugün kullanılan kâğıdın ilk örneğine MÖ 2. yüzyılda Çin’ de rastlanır. Arkeolojik kazıların verdiği bilgiler ışığında bu kâğıdın bir mahkeme memuru olan Cai Lun tarafından üretildiği kabul edilir. Daha sonra Orta Doğu ve Avrupa’ ya yayılan kâğıt yapımı Orta Çağ’ a kadar el tezgahlarında sürdürülür. 14. yüzyılda, Avrupa’ da suyla çalışan bir çeşit ilkel kâğıt makinesi icat edilir. Sanayi Devrimi’ nden sonra hammaddenin ucuzlaması ve üretim maliyetlerinin düşmesiyle dünya genelinde bir kağıt bolluğundan söz edilebilir. Bu dönemde matbaanın yaygınlaşması ve haberleşme ihtiyacının artmasıyla birlikte kitap, gazete ve dergi basımında bir altın çağ yaşanır. Ancak, 19. yüzyıl, özellikle Avrupa uygarlığının birçok alanda olduğu gibi kâğıt üretimi ve tüketiminde de kaynakların sınırsız olduğuna inancı etrafında şekillenir. Kâğıt yapımı için gerekli ağaçların kesilmesinin gelecek dönemde ciddi sorunlara yol açacağı ancak 20. yüzyıl ortalarında ciddi şekilde dile getirilmeye başlanır.
60