Fenikeliler, MÖ 10. yy’ da üfleme tekniğini bulur ve ardından bu teknik“ pipo” adı verilen üfleme çubuğuyla geliştirilir. Üfleme çubuğu ve havayla şişirme yönteminin birleşmesi cam sanatının belki de en önemli dönüm noktası olur. Bu teknik aynı zamanda Artuklu, Selçuklu ve Osmanlı cam sanatının da temelini oluşturur.
Antik Çağ’ da cam, üretimi emek gerektiren bir zanaat olmasından dolayı pahalı ve sahibine statüsel değerler yükleyen bir maddeydi. O zamanın cam ustalarının ürettikleri eserlerde kullandıkları teknik ve beceri, günümüz sanat tarihçilerini şaşırtacak kadar ileri düzeydeydi. Camlı pencereler ilk olarak bu dönemde, Pompei evlerinde kullanıldı. Yine bu dönemde özel olarak imal edilen cam kaplar, hekimler tarafından kas ağrılarına şifa amacıyla kullanılıyordu. Bu uygulama, günümüz Anadolu kültürüne“ bardak çekme” tekniği olarak miras kalmıştır.
Osmanlı’ da cam sanatı, Avrupa’ daki Bohemya etkisine koşut bir dönemde büyük ilerleme kaydeder. Osmanlı’ nın ilk cam atölyesi, cam yapımını ve sanatını Venedik’ te öğrenen Mevlevi Dervişi Mehmed Dede tarafından III. Selim döneminde İstanbul Beykoz’ da açılır. İlk cam fabrikası ise 1847 yılında Mustafa Nuri Paşa tarafından yine İstanbul’ da kurulur.
Beykoz’ daki atölyelerde üretildiğinden dolayı“ Beykoz işi” olarak anılan Osmanlı camları, Osmanlı ve Avrupa kökenli ustalar tarafından el birliğiyle üretildi. Osmanlı’ da cam üretimi ilk zamanlarda Avrupa cam sanatından oldukça etkilenir. Sonrasında mine ve çiçek motiflerinin yanı sıra yaldızın da kullanılıp özgün eserlerin ortaya çıkmasıyla Osmanlı’ dan Avrupa’ ya cam eserlerin ihracatı başladı. Bu eserler,“ alla Turchesca” ve“ à la Turque” diye adlandırılan tarzın doğmasına da öncülük etmiştir.
Günümüz cam işleme sanatında iki farklı alan vardır: camın şeklen işlenmesi veya camın üzerine boya ve desen işlenmesi. Cama şekil verebilmek büyülü bir dünyanın kapılarını aralamak gibidir. Erimiş haldeki cama özel araçlar aracılığıyla şekil verilen cam işleme sanatında, süs, dekorasyon ve kullanım amaçlı ürünler üretilir.
Orta Çağ İslam dünyasında Emevilerle başlayan ve Abbasilerle devam eden İslam cam sanatı, Memlûk ve Selçuklu dönemlerinde zirveye çıktı. Cam, Eyyubiler ve Fatımiler döneminde o kadar çok hayatın içindeydi ki“ sence” adında camdan üretilmiş paralar basıldı. Avrupa’ da ise cam sanatı 11. yüzyılda Venedikliler sayesinde ivme kazandı. Venedik’ te bulunan ve döneminin mimari başyapıtlarından biri sayılan San Marco Bazilikası’ nın, yapımı 250 yıl süren ve tamamen İncil’ de geçen olayları anlatan cam mozaiklerle kaplanması bu dönemin eseridir. Venedik’ in etkisiyle tüm Avrupa’ ya yayılan atölyeler, camı yaşamın ayrılmaz bir parçası haline getirdi. Atölyelerde odun yerine kömürün kullanılmaya başlanması, Bohemya cam sanatının yükselmesi, 19. yüzyılda optik camın keşfi ve 20. yüzyılın başında cam üretim makinesinin icadı sayesinde cam, uygarlığın en temel sanat ve endüstri maddelerinden biri haline gelmiştir.
“ Kalıplama tekniği”, cam işleme sanatında kullanılan en eski tekniktir. Bu teknikte, önceden hazırlanmış bir kalıba dökülen eriyik cam, donduktan sonra kalıbından çıkarılır. Heykel ve seramik teknikleriyle benzerlikleri olan bu yöntemde elle şekillendirme yöntemi uygulanır. Yapılmak istenen modelin alçı kalıbı alındıktan sonra cam parçaları kalıba yerleştirilir ve yüksek ısıda fırınlanarak, camın, içinde bulunduğu kalıbın modelini alması sağlanır. Soğuduktan sonra içinde bulunduğu kalıp kırılıp eser çıkarılır ve parlatma işlemi uygulanır.
63