Access programının eğitim kısmını tamamladıktan
sonra belirli kişi sayısındaki gruplarla, programın
yürütüldüğü tüm şehirlerden gelen katılımcılarla
iki hafta süren bir yaz kampına gittik. Bu kamp,
yabancı eğitimcilerle birebir iletişim halinde
olduğumuz bir eğitim programıydı. Pek çok insanla
tanışma, yeni dahil olduğumuz bir çevrede,
kendimizi hem ana dilimizde hem yabancı dilde
ifade edebilme gibi imkanlara sahip olduk. Her gün
farklı bir oyun ve etkinlikle çok keyifli ve verimli bir
dönem geçirmiş olduk.
Aldığım eğitim ve edindiğim deneyimlerin bana tam
olarak ne kazandırdıklarının farkına üniversiteye
başladığımda vardım. Hatta başlamadan önce
okulumun %100 İngilizce eğitim veriyor olmasının
beni tedirgin etmemesi bu konuda kendime olan
güvenimi kazandığımı gösterdi. Öyle ki tedirgin
olanların da çoğunun İngilizce bilmemesi değil,
şimdiye kadar okulda öğrendiklerini pratikte
kullanmamış olmalarıydı. Benim TED Polatlı
Koleji’nde ve Access Programı’nda aldığım
eğitim akademik anlamda bana oldukça fayda
sağlamakla birlikte lise ve üniversite hayatım
boyunca pek çok uluslararası proje ve etkinliğe
katılmama da olanak sağladı.
54
Bunlardan biri ve belki de en önemlisi üniversite
1. sınıfta iken katıldığım Access’in 10.yılı adına
düzenlediği bir