KÜLTÜR - SANAT
PORTRE
ÇOK
YÖNLÜ BİR ÖĞRETMEN
B E H Ç E T N E C AT İ G İ L 1 0 0 YAŞ I N DA !
Eğitim, modern çağın üzerinde belki de en
fazla durulan kavramı. Okullarda öğrencilere
kazandırılacak bilgi ve becerilerin neler olması
gerektiği, bunun hangi yöntemle yapılacağı, eğitim
kurumlarının fiziksel şartları gibi konular, özellikle
teknolojinin baş döndürücü hızla ilerlediği
günümüzde sıkça gündeme gelir. Klasik dönemde
Batı’da kilise ve manastırlarda, İslam dünyasında
medrese ve dergahlarda sürdürülen eğitim,
toplumun çoğunluğunu hedeflemiyordu. Sözü
geçen yapılara küçük yaşta kabul edilen öğrenciler
belli alanlarda uzmanlaşıyor, daha sonra aynı
kurumda öğretici konumuna geçiyorlardı. Devlet
yönetimi ve askerlik gibi konularda eğitim veren
kurumlar ise bugün olduğu gibi farklı programlar
uyguluyor, gerekli yerlere eleman yetiştiriyordu.
Fransız Devrimi’nin etkisi ve bilimlerdeki ayrımların
gündeme gelmesinin ardından halkın tamamını
kapsayacak bir eğitim anlayışı doğdu. Türkiye’de de
Tanzimat döneminde yaygınlaşan, Cumhuriyet’le
birlikte tam anlamıyla kurumsallaşan bu anlayış
bütün öğrencileri eşit saymasıyla öne çıktı.
Günümüzde ekonomik refahı yüksek devletler, her düzeyde eğitimci için özel yetiştirme yöntemleri
üzerinde duruyor. Bir öğretmenin, doktordan, mühendisten, avukattan farklı bir tarzda yetişmesi gerektiği,
uzmanların üzerinde anlaştığı bir nokta. Çünkü öğretmenin, zihnindeki bilgileri bir otomat gibi karşısındaki
öğrencilere tekrarlamaktan farklı işlevleri var. Kaldı ki çağımızda etkileşimli elektronik cihazlar bilgi
aktarımı konusunda hayli yol aldı. Pedagoji kuramları, öğrencinin kişiliğinin oluşumunda öğretmene büyük
rol yüklüyor. Kuşakları yetiştiren öğretmenlerin toplumun mutluluğunda ciddi bir payı bulunuyor.
21