itibaren zayıflamış, bununla birlikte sanatçıların
kolektif ortamlar yarattığı bir süreç başlamıştır.
Paris, Fransız Devrimi’nin getirdiği özgürlük havasıyla bu dönemde sanatçılar için uğranılmazsa olmaz bir
merkez halini alır. Dünyanın her köşesinden ressamlar,
heykeltıraşlar, yazarlar, şairler Paris’e akın eder. Birbirlerinin eserlerinden etkilenerek ürettiklerini izleyiciye
sunma imkanı bulan sanatçıların, modern sanatta
kısa sürede büyük dönüşümler gerçekleştirdiğini biliyoruz. Modern sanat ve metropol arasındaki ilişkide
karşımıza çıkan ikinci önemli nokta, sanatın büyük
kentleri şekillendirmesidir. Mimari yapılar, binaların dış
cephelerinde sergilenen sanat eserleri, duvar resimleri, anıtlar, şehir mobilyaları gibi unsurlar büyük kentlerin vazgeçilmezleri arasında sayılır.
Paris’le başlayan, 20. yüzyıl boyunca New York,
Tokyo, Sidney gibi farklı kıtalardan kentlerin eklenmesiyle oluşan kültür-sanat haritasında küçük kentler
kendilerine pek yer bulamaz. Genellikle “taşra” olarak adlandırılan bu yerleşim birimlerindeki sanatsal
üretim geleneksel veya otantik etiketiyle ayrıksı
bir konuma yerleştirilir. Çağdaş olanla gelenekseli,
üstelik bir taşra kentinde bir araya getiren, bunu
başarırken bölgenin ekonomik ve toplumsal yaşamına büyük katkılar sağlayan bir örnek var Türkiye’de:
Bayburt şehir merkezinin 45 kilometre dışında,
Bayraktar köyünde yer alan Baksı Müzesi.
Baksı Müzesi, bölgenin bozulmuş tarihsel yapısını
yeniden kurmaya çalışması, yerel sanat ve zanaatları
desteklemesi, çağdaş sanatı metropol dışına taşımasıyla dünyada belki de tek örnektir.
Baksı Müzesi, 1946 yılında müzenin bulunduğu köyde dünyaya gelen sanatçı ve akademisyen Prof. Dr.
Hüsamettin Koçan’ın bir projesi. 2000 yılında bir düş
olarak başlayan proje, 2005 yılında Baksı Kültür ve
Sanat
Vakfı’nın
kurulmasıyla
somutlaşır.
Sanatçıların ve sivil inisiyatiflerin katkılarıyla Temmuz 2010’da müzenin açılışı gerçekleştirilir. Baksı Müzesi’nin ikinci sergi salonu olan
Depo Müze ise 2012 yılında hizmete girer. İki sergi
salonu, kütüphane, konuk evi, atölyeler ve konferans salonuyla 40 dönümlük bir alana yayılan Baksı Müzesi, adını Bayraktar köyünün eski
isminden alıyor. Baksı, kimi Türk lehçelerinde
“şaman” yerine kullanılan bir sözcük. İyileştirici, düzenleyici anlamlarına sahip “baksı”nın eski