TED Meşale Dergisi 21. sayı | Page 14

itibaren zayıflamış, bununla birlikte sanatçıların kolektif ortamlar yarattığı bir süreç başlamıştır. Paris, Fransız Devrimi’nin getirdiği özgürlük havasıyla bu dönemde sanatçılar için uğranılmazsa olmaz bir merkez halini alır. Dünyanın her köşesinden ressamlar, heykeltıraşlar, yazarlar, şairler Paris’e akın eder. Birbirlerinin eserlerinden etkilenerek ürettiklerini izleyiciye sunma imkanı bulan sanatçıların, modern sanatta kısa sürede büyük dönüşümler gerçekleştirdiğini biliyoruz. Modern sanat ve metropol arasındaki ilişkide karşımıza çıkan ikinci önemli nokta, sanatın büyük kentleri şekillendirmesidir. Mimari yapılar, binaların dış cephelerinde sergilenen sanat eserleri, duvar resimleri, anıtlar, şehir mobilyaları gibi unsurlar büyük kentlerin vazgeçilmezleri arasında sayılır. Paris’le başlayan, 20. yüzyıl boyunca New York, Tokyo, Sidney gibi farklı kıtalardan kentlerin eklenmesiyle oluşan kültür-sanat haritasında küçük kentler kendilerine pek yer bulamaz. Genellikle “taşra” olarak adlandırılan bu yerleşim birimlerindeki sanatsal üretim geleneksel veya otantik etiketiyle ayrıksı bir konuma yerleştirilir. Çağdaş olanla gelenekseli, üstelik bir taşra kentinde bir araya getiren, bunu başarırken bölgenin ekonomik ve toplumsal yaşamına büyük katkılar sağlayan bir örnek var Türkiye’de: Bayburt şehir merkezinin 45 kilometre dışında, Bayraktar köyünde yer alan Baksı Müzesi. Baksı Müzesi, bölgenin bozulmuş tarihsel yapısını yeniden kurmaya çalışması, yerel sanat ve zanaatları desteklemesi, çağdaş sanatı metropol dışına taşımasıyla dünyada belki de tek örnektir. Baksı Müzesi, 1946 yılında müzenin bulunduğu köyde dünyaya gelen sanatçı ve akademisyen Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın bir projesi. 2000 yılında bir düş olarak başlayan proje, 2005 yılında Baksı Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurulmasıyla somutlaşır. Sanatçıların ve sivil inisiyatiflerin katkılarıyla Temmuz 2010’da müzenin açılışı gerçekleştirilir. Baksı Müzesi’nin ikinci sergi salonu olan Depo Müze ise 2012 yılında hizmete girer. İki sergi salonu, kütüphane, konuk evi, atölyeler ve konferans salonuyla 40 dönümlük bir alana yayılan Baksı Müzesi, adını Bayraktar köyünün eski isminden alıyor. Baksı, kimi Türk lehçelerinde “şaman” yerine kullanılan bir sözcük. İyileştirici, düzenleyici anlamlarına sahip “baksı”nın eski