ALIŞILMIŞIN DIŞINDAKİ
ÇİZİM TEKNİĞİYLE,
SIRADAN OLAYLARI
MİZAHİ BİR DİLLE
SUNAN YİĞİT ÖZGÜR,
HAYATIN İÇİNDEN
YAKALADIĞI KÜÇÜK
AYRINTILARLA
İNSANLARIN HAYATINA
DOKUNUYOR.
Yiğit Özgür kimdir? Kısaca tanıyabilir miyiz?
1977 İstanbul doğumluyum. Çocukluğumdan beri karikatür ve mizahla ilgileniyorum. 17 yaşında karikatür
yarışmalarına katılmaya başladım. Karikatür dışında
çocuk kitapları resimledim, çizgi öyküler, çizgi filmler
ve illüstrasyonlar yaptım. Hacettepe Üniversitesi mezunuyum. 2002 yılından beri mizah dergilerinde çalışıyorum.
İstanbul’daki ilk çizerlik döneminizde başkalarının
esprilerini çizdiğinizi biliyorum. Hatta ilk götürdüğünüz karikatürün beğenilmediği vs.
Çok saçma ya da akılsızca bulmadığım sürece çizerlikle ilgili her şeyi yaptım. - Şimdilik katlanayım, ileride
bana büyük faydası olacak diye düşünerek değil - sadece sevdiğim için yaptım. Adım adım yükselmek ya
da uzun vadeli kariyer planı yapmak gibi bir dürtüm
olmadı. Benim için önemli olan aktif olarak karikatür
vs. çizmekti. Elbette kendi köşemde kendi mizahımı
yapma hayalim vardı ama kabiliyetim var mıydı, tam
bilmiyordum. Mizah camiasının içinde aktif olarak
bulunmak, kendi köşemi yapıp yükselmekten, kendi
ismimi parlatmaktan daha önce geliyordu. Yeteneğim
var mı yok mu diye zorlasaydım, kötü espriler buluyorum diye üzülüp dursaydım şu an başka bir iş yapıyor
olurdum.
Özellikle ustalar kısa ve vurucu diyalogları önerirken ve buna yönlendirirken siz kendinize özgü absürd diyaloglar; rekor sayılabilecek konuşma balonları içeren karikatürler çıkardınız ve bunlar çok
beğenildi. Başlangıçta okurda karşılık bulamama
kaygısını taşıdınız mı?
Uzun diyaloglu karikatürleri çizdikten sonra dergideki diğer çizerlere gösterdim. Mizah dergileri bu tip
denemeler yapmak için çok uygun mecralardır. Ufak
tefek denemeler yapılır, beğenilmezse dergiye zarar
vermez. Denemeye karar verdik. Üç karikatürlük ufak
bir köşem oldu. Zamanla karikatür sayısı arttı, köşe
ölçüsü büyüdü. Okurlar neyi beğenir, hala tam bilemiyorum. O konuda uzmanlaşmak çok sıkıcı. İçinden
geleni yaparsın, belki de çok hüzünlü şeyler çıkar.
Ama güldürsün diye yaptığım şeye gülünsün isterim.
“Hmm okurlar bunu beğenir” diye tepki alınca o iş olmamış diyorum. Hahaha diye gülünmesi lazım. Kahkahayı bastıktan sonra isterlerse kimse bunu sevmez
desinler, önemi yok.
Siz çizer olmasaydınız kendi çizdiğiniz bol diyaloglu karikatürlere yaklaşımınız nasıl olurdu?
Eğer kaliteli ve komik ise ne kadar uzun olduğunun
bir önemi yok. Eskiden beri uzun diyalogların olduğu
karikatürler yapılıyor zaten. Bunu ben keşfetmedim.
Sırf yer dolsun diye konuşma balonunu abartmak
tabii ki sinir bozucu olur. Az balonlu kötü espriler en
azından az zaman kaybettiriyor. İnsanlar eğer bir karikatürüme gülmüşse, onu bulurken ben de sesli gülmüş oluyorum genelde. En güzel fikirler, bulduğumda bana da sürpriz olan, kahkaha attıranlar oluyor.