TEMEL EĞİTİME DAİR
TEMEL EĞİTİME DAİR
XXI. yüzyılda eğitim; değişim ve dönüşümün en
temel faktörü haline gelmiştir. Bugün dünyada,
ilköğretim eğitiminin yetersiz olduğu ve tüm nü-
fusun en azından lise düzeyinde eğitim alması
gerektiği yaygın olarak kabul edilmiştir. 1970’ li
yıllardan itibaren OECD ülkelerinde lise eğitimi-
nin süresini uzatarak genç nüfusun mümkün ol-
duğunca daha uzun süreli eğitim alması yönün-
de politikalar oluşturuldu.
Dünyadaki uygulamalara bakıldığında ortalama
eğitim süresi 11-12 yıl ve daha üzerindedir. Türki-
ye’ de ise yetişkin nüfusunun ortalama eğitim sü-
resi 6-6,1 yıl civarındadır. Gelişmiş ülkelerle ara-
mızdaki eğitim süresi neredeyse iki katıdır. Yine
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere baktığımız-
da nüfusun tamamını lise mezunu ya da üniver-
site mezunu yapmak için hedefler koymuşlardır.
Avrupa Birliği Ülkeleri 2020 yılına kadar nüfusun
%90’ ını lise mezunu yapmak üzere programları-
nı yeniden düzenlediler. Japonya ve Güney Kore
ise çağ nüfusunun %100’ ünü üniversite mezunu
yapmayı tartışıyor.
Türkiye’ de durum ortada iken son yıllarda kız
çocuklarını okula göndermeme, eğitim çağını
tamamlamadan evlendirme gibi geri kalmış çağ
16
TED KAYSERİ KOLEJİ
dışı uygulamaları görüyoruz. Unutulmamalıdır
ki; bir ülkenin gelişmişlik düzeyi bir yönüyle kız
çocuklarına verdiği önem ve eğitimle ölçülür.
Zorunlu eğitim, modern devletlerin eğitim anla-
yışlarının bir yansıması olarak eğitimin kurum-
sallaşması anlamına gelir. Zorunlu eğitimde
toplumun bir parçası olarak bireyin hak, ödev ve
sorumluluklarını öğrenmesi; öğrendiği bilgi ve
becerileri, donanımları, kazanımları ve davranış
değişikliklerini toplumun uyumlu bir ferdi olarak
uygulaması amaçlanır, kendine bir yer edinmesi
ve saygın bir birey olması beklenir. Modern dev-
letlerde eğitim bu yönü ile ‘kamu hizmeti’ olarak
görülür ve vazgeçilmezdir. Günümüz gelişmiş
ülkelerinde ise eğitimin bir dönemi mutlaka zo-
runludur. Burada önemli bir husus, ülkelerin ge-
lişmişlik düzeyi ile zorunlu eğitim süresi arasında
doğrudan bir ilişki olduğudur.
Ülkemizde II. Mahmut döneminde ilk kez 1824
yılında eğitimin zorunlu hale getirilmesiyle baş-
layan süreç, 2012 yılında 12 yıllık kesintili zorunlu
eğitimle sonuçlanmıştır. Her ne kadar zorunlu
eğitim süresi kademeli olarak 12 yıla çıkarılsa da
4+4+4 kararında görülen kimi uygulamalardan
beklenen sonuç elde edilememiştir. Ancak bu
uygulamanın doğurduğu sonuçlar ve tartışma-
lar, pedagojinin ışığında yapılmayı zorunlu hale
getirmiştir.
Eğitim faaliyetlerinin genel amacı, yetişmekte
olan nesillerin topluma sağlıklı ve verimli olarak
uyum sağlamasına yardım etmektir. Eğitim; bi-
reylere bilgi ve beceri kazandırmanın ötesinde
toplumun bir arada uyumlu yaşamasını, kalkın-
masını devam ettirebilecek ölçüde ve nitelikte
değer üretmek, var olan değerlerin devam etti-
rilmesini sürdürmek, yeni ve eski değerleri bir
arada uyum içerisinde yaşatabilme sorumluluğu
taşır. Böylece İlköğretim; çocuklara toplumun
amaçlarını, değerlerini ve sembollerini kazandı-
rarak onların genel bir değerler sistemi oluştu-
rabilmesini sağlar. Ülkemizde ilköğretim sonra-
sında üst öğretim kademelerine geçişin yetersiz
olması ilköğretim süresini daha da önemli hale
getirmektedir..
İlköğretim (Temel Eğitim) genel olarak toplum-
daki her yurttaşın sahip olması gereken asgari
ortak bilgi, beceri ve davranışları ifade eder. Bun-
dan dolayı yasal dayanağı insanlarımızın eğitim
görme hakkıdır. Bu hak anayasamızın 42. mad-
desiyle de güvence altına alınmıştır. Madde met-
ninde şu şekilde ifade edilmektedir.