TED KAYSERİ KOLEJİ BÜLTEN DERGİSİ 62.SAYI BÜLTEN 61.SAYI | Page 28

OKUL ÖNCESİ-PDR

ÇOCUK VE ETKİLİ İLETİŞİM SOSYAL ATOM

Çocuğun hayatında onun için en önemli olan kişiler ona ilk bakımı verenlerdir ve bunlar çoğu zaman anne, baba, anneanne ve babaannedir. Bebek organik plasentadan sosyal plasentanın içine geçiş yapar ve bu onun ilk‘’ sosyal atom’’ udur. Bireyselleşme süreci içinde kişinin sosyal atomu genişlemeye, çeşitlenmeye ve zenginleşmeye başlar. Sosyal atom, bir insanın belli bir zaman dilimi içinde kendisiyle ilişkide olan bütün insanlarla oluşturduğu sosyal ilişki ağının en küçük birimidir. Bir insanın sosyal atomu itimler ve çekimler atmosferi olarak onun çevresini sarar. İşte bu sebeple çocuk için sosyal atomdaki bireylerin ona karşı tutumları, sergilediği davranışları ve iletişim biçimi çok önemlidir. Her şeyden önce çocukla doğru bir iletişim kurmak için en önemli kural dinlemeyi bilmektir. Yargılardan ve eleştirilerden uzak bir biçimde dinleyebilmek sanıldığı kadar kolay değildir. Çocuğunuzun isteklerini reddetmeden ya da kabul etmeden önce aslında ne demek istediğini iyi anlayıp anlamadığınızı gözden geçirmenizde fayda vardır. Etkili dinlemek ve çocuğun hislerini anladıktan sonra iletişime geçmek sağlıklı olanıdır. Çocukların bizim onlara söylediğimizi, bizim düşündüğümüz gibi algılamadığını bilmemiz gerekir. Çocukla ilgili bir problem durumunda yedi temel soruyu kendimize sormalıyız. 1-Ne yaşadı? 2-Ne söylüyor? 3-Ona nasıl bir mesaj iletmek istiyorum? 4-Bunu neden söylüyorum? 5-Benim ihtiyaçlarımla çocuğumunkiler arasında rekabet mi var? 6-Benim için hangisi daha değerli? 7-Amacım ne?. Bu sorulara cevap bulduktan sonra yargılayıcı, aşağılayıcı ifadelerden kaçınmalıyız. Çünkü çocuğun kendisiyle ilgili kanıları bizim ona söylediklerimizle sınırlıdır.
ÇOCUKLA YAŞANABİLECEK İLETİŞİM KAZALARI
1. Henüz hazır olmadıkları şeyleri yapmalarını beklemek
Bir bebekten sessiz olmasını istiyoruz. İki yaşında küçük bir çocuktan hareket etmeden oturmasını bekliyoruz. 3 yaşındaki bir çocuktan odasını temizlemesini istiyoruz. Tüm bunları isterken tamamen gerçek dışı bir beklentiye giriyoruz. Kendimizi göz göre göre hayal kırıklığına uğratırken, çocuğu da sadece kendimizi memnun etmek için tekrar tekrar başarısız olmaya mahkûm ediyoruz. Oysa ebeveynler çocuklarından, daha büyük bir çocuğun bile zor bulacağı şeyler yapmalarını istiyor. Kısacası
çocuklardan kendi yaşlarına uygun davranmalarını bırakmalarını istiyoruz.
2. Bizim ihtiyaçlarımızı karşılamada başarısız olduğunda öfkelenmek
Bir çocuk sadece yapabileceklerini yapar. Eğer bir çocuk bizim istediğimiz şeyi yapamazsa, daha fazlasını beklemek ve talep etmek hem haksızlık hem de hayalciliktir. Öfkelenmek ise işleri daha da kötüleştirir. 2 yaşındaki bir çocuk sadece 2 yaşındaki bir çocuk gibi davranabilir, 5 yaşındaki bir çocuk 10 yaşında bir çocuk gibi davranamaz ve 10 yaşındaki bir çocuk bir yetişkin gibi davranamaz. Bir çocuğun yapabileceklerinin sınırları vardır. Eğer bu sınırları kabullenmezsek, her iki taraf için sonuç sadece hayal kırıklığı olacaktır.
3. Çocuk olmalarına izin vermemek
Bir zamanlar kendimizin de çocuk olduğunu bir şekilde unuturuz. Sonra da çocuğun kendi yaşı gibi davranması yerine bir yetişkin gibi davranmasını bekleriz. Sağlıklı bir çocuk aşırı heyecan dolu, hareketli, sesli, duygusal olarak dışavurumcu olacağı gibi dikkat süresi de kısa olacaktır. Tüm bu“ problemler” asla problem değil, normal bir çocuğun normal özellikleridir.
4. Tersinden anlamak
Çocuğun; sessizlik, deliksiz uyku ve isteklerimize itaat gibi ihtiyaçlarımızı karşılamasını bekler ve talep ederiz. Çocuğun ihtiyaçlarını karşılama konusundaki ebeveyn rolümüzü kabullenmek yerine çocuğun bizimkileri karşılamasını bekleriz. Kendi karşılanmayan ihtiyaçlarımıza ve hayal kırıklıklarımıza o kadar fazla odaklanabiliriz.
5. Şiddet türü“ Utandırmak”
TED Kayseri Koleji

28

• Günümüzde anne babaların ve çocuğun bakımını sağlayan yetişkinlerin çoğu bir çocuğa fiziksel olarak zarar vermenin ne kadar yanlış ve kötü olduğunu anlamaya başladılar. Ancak buzdağının görünmeyen kısmında neler var: Öfke dolu sözler, aşağılamalar ve suçlamalar da hatanın sadece kendisinde olduğuna inanan bir çocuk için acı verici olabilir. Nasıl bedensel cezalar fiziksel acı veriyorsa, sözlü cezalar da zihinsel bir acı kaynağı olarak çocuğa utanç verir. Utanç duygusu, çocuklara kendilerini değersiz hissettirir.