TED Kayseri Koleji Bülten Dergisi 65. Sayı | Page 21

ANAOKULU TED KAYSERİ KOLEJİ BÜLTEN •Duyusal Kaynaklı Motor Bozukluklar: Duyusal kaynaklı motor problemler ikiye ayrılır: Birincisi postüral problemlerdir. Denge ve hareket hissinin iyi işlenmemesi ile ilgili bir problemdir. Postüral problemler pratikte; vücudunu dik tutma, düşmemek için kendini doğru bir şekilde pozisyonlama, düştüğünde kendini koruyacak reaksiyon açığa çıkarmakta zorlanma, vücudu hamur gibi olma, ayakta dururken sürekli birilerine veya eşyalara yaslanma ihtiyacı duyma, yerden kalkarken desteğe ihtiyaç duyma şeklinde görülebilir. Kişiler duruş, hareket ve denge ile ilgili problemler yaşarlar. İkincisi ise istemli hareket (dispraksi) problemleridir. Eylemleri düşünme, planlama, sıralama ve yerine getirmede görülen bozukluktur. Dispraksi pratikte; parktaki salıncağa binmek isteme fakat nasıl bineceğini kestirememe/planlayamama, tırmanma vb aktivitelerden kaçınma, elbiselerini giyinmekte zorlanma şeklinde görülebilir. Resim vb. becerileri zayıftır, yazı yazmak eyleminde zorlanırlar. Özellikle vücudunu kullanarak yapması gereken yeni görevlerde zorlanmalar şeklinde kendini gösteren bir durumdur. “Duyu Bütünleme” bozuklukları çok komplekstir. Genelde tek başına bir kategoriyi görmek zordur. Bu sebeple duyu bütünleme bozukluğu yaşayan çocuklarda yukarıda bahsedilen alanların bir kaçında problem görülebilir. Duyu bütünleme bozukluğu, çocukların günlük yaşamlarını olumsuz yönde etkiler. Bu çocukların sosyal katılımlarının ve oyun becerilerinin kalitesi düşüktür. Ayrıca beslenme, kendine bakım, hijyen gibi alanlarda zorluk yaşarlar. Duyusal işlemleme bozukluğu sebebiyle motor hareketlerde de sorunlar yaşarlar. Duyusal işlemleme bozukluğu ve uyku arasında ilişki vardır. Uyaranlara aşırı tepki veren çocuklarda uyku problemleri görülebilir. Ayrıca duyusal işlemleme bozukluklarına sahip olan çocuklarda akademik başarısızlık, dikkatsizlik ve öğrenme zorlukları görülebileceği belirtilmektedir. Duyusal işlemleme bozukluğu kişinin günlük yaşam aktivitesine katılımını etkilemektedir. Kişinin iyilik halinin devam etmesi için katılımın artırılması önemlidir. Bu nedenle, katılımı artırmayı amaçlayan duyu bütünleme terapisi uygulanmaktadır. Bu terapide aktivite alanlarındaki katılımı artırmaya odaklanmak önemlidir. Çocukların iletişim-etkileşim becerilerini, günlük yaşam aktivitelerindeki bağımsızlık seviyelerini artırma ve uygulanan tedavi yöntemleri ile çocuğun sosyal katılım becerisinin gelişmesi amaçlanır. Duyu bütünleme terapisinde özel odalar ve materyaller kullanılır. Terapi odalarında, trombolin, salıncak, dokunsal materyaller, hamak, tırmanma ve denge materyalleri bulunur. Çocuklarla yapılan terapi doğal olarak oyun içermektedir. Oyun, çocuğun sinir sistemini geliştirmenin en kısa yoludur (Sidar, 2017). 21