54
GD: Kapitalist birikimin ilkel aşamasında,
“ekonomi politik” kendi işgücünü korumak için gerekli olan asgariyi elde etmek zorunda olan “işçide sadece proleteri görür” ve onu asla “boş vakitleriyle ve
insani yönüyle” ele almaz; yönetici sınıfın düşüncelerinin bu durumu, metaların üretiminde varılan bolluk
derecesi işçinin daha fazla katkısını gerektirir gerektirmez altüst olmuştur. Bu işçi, üretimin bütün örgütlenme ve denetim kipliklerinin açıkça ifâde ettiği
topyekûn aşağılamadan ansızın temize çıkarak, kendisini her gün üretimin dışında bulur ve tüketici kisvesi altında son derece kibar davranılan bir yetişkin
muamelesi görür. Bu durumda, “meta hümanizmi” işçinin “boş vakitlerinin ve insani yönünün” sorumluluğunu üzerine alır, bunun nedeni gayet açıktır; çünkü
ekonomi politik bu alanları ekonomi politik olarak
artık yönetebilir ve yönetmek zorundadır. Böylece “insanın bu tamamlanmış yadsınması” bütün insan varoluşunun sorumluluğunu üstlenir.
Gösteri sürekli bir afyon savaşıdır; malları metalarla, kendi yasalarına göre giderek büyüyen ayakta
kalma mücadelesini tatminle özdeşleştirmeyi insanlara
kabul ettirmeyi hedefler. Fakat eğer tüketilebilir ayakta
kalma mücadelesi sürekli büyüyen bir şey ise, bunun
nedeni ayakta kalmanın mahrumiyeti daima kapsıyor
olmasıdır. Eğer giderek büyüyen ayakta kalma mücadelesinin ötesinde hiçbir şey yoksa, eğer bu büyümenin durabileceği hiçbir nokta yoksa, bunun nedeni bu
büyümenin mahrumiyetin ötesinde olması değil, tam
tersine zenginleşmiş mahrumiyet olmasıdır.
HİK: Gösteri Toplumu’nda, gösterisel teknikle
iktidar dolayımındaki anlamın hâkim sınıf ve bürokratik yapı lehine sürekli üretilmesi faşizmin farklı bir yüzünü ortaya çıkarmaktadır. Siz bu noktada ne/neler
söyleyebilirsiniz?
GD: Her ne kadar faşizm, küçük burjuvaziyi
ve bunalım sonucunda sapıtmış ya da sosyalist devrimin yetersizliğiyle hayal kırıklığına uğramış işsizleri
birleştirerek tutucu hale gelen burjuva ideolojisinin
temel prensiplerinin (aile, mülkiyet, ahlâki düzen,
ulus) savunmasını yapmaya kendini adamış olsa da,
bizzat kendisi ideolojik kökene sahip değildir. Kendisini olduğu gibi gösterir: Arkaik sahte-değerlerle (ırk,
kan, lider) tanımlanmış bir cemaate mensup olmayı
gerektiren mitin şiddetli bir dirilişidir. Faşizm teknik
açıdan donanımlı arkaizmdir. Onun mitinin parçalanmış ersa