Tan Yeri I. Yaz Sayısı | Page 5

1 Editörden Fırat Kargıoğlu Değerli okurlar, Tan Yeri Dergisi’nin ilk sayısından hepinize merhaba. “Öteki özgürlük, öteki akıl” ilke sözüyle çıktığımız bu düşünsel yolculukta bizlere eşlik ettiğiniz, ya da bir başka deyişle dergimizi ‘denemeye değer’ bulduğunuz için teşekkür ederiz. Her şeyden önce şunu belirtmeliyim ki, Tan Yeri’nin kapısı her fikrin ifadesi ve eleştirisine sonuna kadar açık. Zaten ilk dosya konumuzu ‘Demokrasi’ olarak belirlememizde de, ilk söyleşimizi ayrıksı bir entelektüelle, Sosyolog Kadir Cangızbay ile gerçekleştirmemizde de, bu ifade/eleştiri özgürlüğü tutkumuzun etkisi büyük. *** Demokrasiye dair düşüncelerimizi, Şah Hatayi’nin meşhur “bir derdim var bin dermana değişmem” dizesiyle özetleyelim dedik. Çünkü bir yandan derman diye sunulan antidemokratik alternatiflere karşıyken, diğer yandan -merhum Durmuş Hocaoğlu’nun ifadesiyle- “Demon-krasi (Şeytan İdaresi)” değil de “Daimenon-krasi (Vicdan İdaresi)” anlamında bir demokrasiyi hayata geçirmenin, son derece çetin bir iş, dertli bir uğraş olduğunun farkındayız. Hele de Türkiye gibi, Doğu despotizminin kol gezdiği, demokrasinin, hikmetinden sual olunmayan bir hükümdarlığın mücadelesi, seçim kazananların ise adeta ölümlü tanrı sayıldıkları, Tanpınar’ın deyişiyle “saltanatın, şefliğin, cemiyet hayatının tabiî müessesi olarak devam ettiği” bir ülkede… Kısa bir önbilgi sunmak gerekirse, bu sayıda yer alan dosya içi metinlerin kabaca iki ağırlık merkezi var. Bunlardan ilki, sağlıklı ve sürekli işleyen bir demokrasinin ancak ve ancak ‘yerli’ bir bakışla kurulabileceği; ikincisi ise, demokrasinin gerektirdiği toplumsal niteliğin, zannedilenin aksine ‘azamî farklılık, heterojenlik’ değil, ‘asgarî türdeşlik, homojenlik’ olduğu: Yani hangi topluma ait ise, o toplumun tarihsel/geleneksel dokusuna uygun, birey ya da topluluklar arasında müzakereyi işlevsiz kılacak karşıtlıkların, kanlı hesaplaşmaların olmadığı, varsa ortadan kaldırılmaya çalışıldığı ve herkesi, anayasal vatandaşlık, yani ‘insan olmak’ ya da Kadir Cangızbay’ın deyişiyle ‘can olmak’ ortaklığında eşitleyen bir demokrasi. Dosya dışı kısımda ise, savaş sanatına dair bir deneme dizisinin ilk halkası ve iletişim felsefesi alanında gerçekleştirilmiş bir kurgu söyleşi meraklılarını bekliyor. *** İkinci sayımızın dosya konusunu ‘Sekülerlik/Laiklik’ olarak belirledik. Ayrıca bu sayıda olduğu gibi, ikinci sayımızda da dosya dışı yazılara yer vermeyi planlıyoruz. Katkı sunmak isteyenler, çalışmalarını ‘[email protected]’ adresine gönderebilirler. Bir sonraki sayıda görüşmek dileğiyle, esen kalın.