“Türkiye’de maalesef şöyle bir zihniyet var: olimpik spor ve olimpik
olmayan spor. Böyle bir ayırım, Türkiye’deki sporu, spor zihniyetini ileriye
götürmez, daima geriye götürür.
o basamağa gelmek değil, o basamakta
ne kadar durabildiğin; eğer bunu
başarabiliyorsan, kendine yeni bir hedef
koymuş oluyorsun” dedi ve bu hedefle
beraber karşınızdayım; spor yapmaya
devam ediyorum.
• Rekor, bir sonraki rekor için bir baskı
oluşturuyor mu? Yani, rekorunuzun
altındaki her deneme spor yapmanın
dışında, sizce anlamını yitiriyor mu?
Biz artık öyle bir noktaya geliyoruz ki,
kırdığımız rekorlarla bu noktadayız. Bir
rekor, aslında bir sonraki rekoru tetikliyor.
“Bir sonraki rekorda şu metreye veya
şu saniyeye ulaşabilir miyim?” moduna
giriyoruz. Bizim için bu çok çok önemli:
o konsantrasyonu bozmamak. Fakat, asıl
önemli nokta şu: benim gibi, branşında
çok ciddi derinliğe, çok ciddi saniyelere
ulaşan kişilerin riskleri çok farklı oluyor. Bu
riski bedensel risk halinden mekanik riske
sokuyoruz. O da nedir? Teknik aksaklıklar.
Ekibin sağlam kurulması, kullandığın
ekipmanın sağlam olması; siz zaten
fizyolojinize güveniyorsunuz ve sürekli
teste giriyorsunuz. MR, tomografiden
geçmişsiniz ve herhangi bir deformasyona
uğramamışsınız; tamamen temizsiniz.
Bundan sonrası teknik ayrıntılar. Geçen
yıl yaşadığım hadisede maalesef teknik
nedenlerden dolayı rekorumu kıramadım
B İ R YETENEK
KA Ş İ F İ D İ R