üç tane yıldız oyuncu ile çok iyi takım
olmuyorsunuz. Bir takım yaratmanız
lazım, parçaları doğru yönetmeniz
lazım, yan yana koymanız lazım; şöyle
bir şey de var, bir felsefenizin olması
lazım. Süreklilik yaratan bir felsefenizin
olması lazım. Sürekli değişen kadrolar
futbolda istikrarlı olmuyor, başarıları
da sürekli olmuyor. Büyük baskılar
da takımların başarısını etkiliyor. Çok
oyuncu aldığınız zaman da yüzde 100
başarılı olacağı algısı ortaya çıkıyor, bu
çok da doğru bir şey değil. Manchester
City son yıllarda dünyada futbola en
çok yatırım yapan, son 5 yılda 1 milyar
avronun üzerinde para yatırmışlar.
Paris St. Germain takımı inanılmaz para
harcıyor; birçok yıldızı yan yana getirdi
ama çeyrek finalin üzerine çıkamadı.
Futbolun bir de yaşayan organizması
var. Ruh dediğimiz, takım felsefesi
dediğimiz, çok istemek dediğimiz.
Bugün İngiltere’de Leicester’in
yaptığı; sezon başında İngiltere’de
kim birinci ikinci olur deseydiniz
Leicester ve Tottenham diyecek bir
kişi bulamazdınız. Çok isteyen, çok
inanan, doğru bir takım oyuncusu
yaratan o sihiri ve büyüyü futbolun
içinde yakalayabiliyor. Gelişen futbolla
beraber, futbolun problemlerinden bir
tanesi, futbol ekonomisi çok büyüdü
ve bununla beraber menajerlik sistemi,
mukavele sistemi futbola girdi. Şartlar
ve köşeler belirlendi, mukaveleler çok
güçlü hale geldi. İyi oyuncuyu almak
çok önemli, onları güçlü mukavelelerle
bağlamak çok önemli, oyuncunun
B İ R YETENEK
KA Ş İ F İ D İ R