“Ama sana verdiğimde senin oluyor,” derken bana gülümsüyordu çünkü söylediğinin mantıklı olduğunu düşünmüştü.
“Buns, sen onun parasını neden alamayacağımı anlıyorsun, değil mi?” Yardım arıyordum.
“Hayır… Para işte.” Omzunu silkti ve artık bir yerlerde
para bastıklarını düşünmeye başlıyordum.
“Benim param var Reed ama teşekkür ederim,” dedim
utanç içinde.
“Evie birkaç bin doların var, para değil bu. Bu…” Utanç
yüzünden daha da kızaran yüzümü saklamak için başımı eğdiğimi gördüğünde sesi kesildi. Evim satılıktı ama
kimse ilgilenmiyordu çünkü önceki sahibi içinde vahşice
katledilmişti. Eşyalarımızın çoğu kaldırılmış ve depoya
konulmuştu. Bunun bedelini ev satıldığında Reed’e geri
ödemem gerekiyordu. Ancak bana izin vereceğini sanmıyordum. Dayımın cenaze masrafları da büyük ihtimalle
çok tutmuştu ama kimse bana ne kadar tuttuğunu ya da
kimin ödediğini söylemiyordu. “Özür dilerim, yanlış bir
şey mi söyledim?” diye sorarken Reed benimle göz göze
gelmeye çalışıyordu.
“Hayır… Sadece internet kumarına falan bakıp şansım
yaver gidiyor mu görmem gerekiyor,” dedim çünkü para
kazanmak için yapabileceğim pek bir şey yoktu. Alfred
gibi katil bir meleğin ruhumu benden çalmayı aklına koymuş olması maaşlı bir işe girip orada kalma şansımı cidden mahvediyordu.
“Evie, eğer senin daha iyi hissetmeni sağlayacaksa bunların hepsini borç sayabiliriz ve bana daha sonra geri ödeyebilirsin.” Çenemi kaldırıp gözlerimin içine baktı.
Endişeli bir tonda, “Sana ne zaman geri ödeyebileceğim
peki cici babacığım?” diye sordum.
23