sezgi-on okuma Aug. 2015 | Page 12

Ancak görünüşe göre Reed, konu Buns’ın ricalarına geldiğinde oldukça uyumlu olabiliyordu. Koşmayı planladığımızı duyduğunda sadece ayakkabılarıyla montunu almış ve tek kelime etmeden bizi evin dışına takip etmişti. Benim için gerçekten endişelendiğini fark edene dek buna çok şaşırmıştım. Arden Gölü’nde koşarken günlerdir ilk defa nefes alıyormuşum gibi hissetmiştim. Kış başlangıcı olduğu için soğuktu ama evrim geçirmeye başlamadan önce olduğu kadar beni rahatsız etmiyordu. Soğuktan ve aşırı sıcaktan beni koruyan zırh gibi bir melek derisine sahip olmaya başlamıştım. Dönüşüm kusursuzdu, her gün biraz biraz gerçekleşiyordu. Reed dönüşümün tamamlanmasının birkaç ay daha süreceğini söylemişti. Bu yeni ten tuhaftı. İnsan teninden daha yumuşak ve onun genel kusurlarından yoksundu. Ayrıca insan tenimden bir ton açıktı ve benimkisi gibi aşırı hassas görüşlerin bile ayırt etmekte zorlanacağı bir parıltısı vardı. Ona hayrandım çünkü önceden sahip olduğum tenden daha sert ve daha dayanıklıydı. Gölün etrafında koştuktan sonra Buns Reed’in evine giden yolda durdu. “Tatlım, ben geri dönüp Zee’yi göreceğim. Onu özledim,” derken Reed’den bana bakarak gülümsedi. “Yılbaşını planlamaya başlamak da istiyorum. Kalmalı ve şey, biraz daha spor yapmalısın.” “Peki,” diye yanıtladım, Reed’i izliyordum. O da başıyla onayladı. Saniyenin ufak bir parçasında giderek karın üzerinde hafif ayak izleri bırakmıştı. “Bu sefer yürümek ister misin?” diye sordu Reed, yolda adımlarıma ayak uydurarak. “Elbette,” diyerek yanıtladım. Etrafımdaki manzaraya odaklanmaya çabalıyordum, böylece profiline dik dik bakmayacaktım. Yüzünün güzel açıları elimi uzatıp ona dokunmayı istememe neden oluyordu. 16