İKİ YÜZLÜ RENK
PEMBE OĞLAN
SADECE ÜMİTLENMİŞTİM
Janset SELEN
İKİ YÜZLÜ RENK
Dünyadan bir rengi yok etmek istiyorum. Hangi renk olsun sizce? Siyah mı, beyaz mı, pembe mi, yoksa gri mi? Aslında ben griyi yok etmek istiyorum. Çünkü ne karamsar ne saf ne de temiz bir renk. İki yüzlü bir renk. İnsanlar iki yüzlülüğü sevmez. Değil mi? Ben de bir sanatçı olarak iki yüzlü renkleri sevmem. Garipseyeceksiniz. İnsanlar neyi garipsemedi ki... Taş Devri de bir zamanlar garipsendi. Amsterdam da, Messi de bir zamanlar garipsendi. Daha birçok şey de garipsenecek. Bir süre sonra dünya, hatta insanlar bile garipsenecek. Ben resimlerimde bu yüzden griyi çok az kullanan bir sanatçıyım. Çünkü ben, her insan gibi bir şeyi garipsiyorum; griyi!
İpek ALTUNYURT
PEMBE OĞLAN
Dünyadan bir rengi yok etmek istiyorum. Hayatımı mahveden, beni küçük düşüren pembeyi yok etmek istiyorum. Hikâyem şöyle başladı. Güneşli bir 27 Mart sabahı doğdum. Kuşlar cıvıldıyor, korna sesleri kulağıma doluyordu. Küçük, tatlı ve meraklı bir bebektim. Bütün bebekler gibi şaşkın şaşkın etrafıma bakıyordum. Annem ve babam doğduğum günü hiç ama hiç unutamadıklarını söylediler. Neden diye sorarsanız, annem ve babam ben doğana kadar beni kız sanıyorlarmış da ondan! Ama bu sürpriz onların hoşuna gitmiş. Bana sorarsanız benim hayatımı mahvetti! Tahmin edersiniz ki anne ve babalar bebeklerinin cinsiyetini öğrendikleri anda cüzdanlarını çıkarıp, alışveriş merkezlerine koşarlar. Mağazayı soyup geri gelirler. İşte benim kız olduğumu duyar duymaz onlar da aynısını yapmışlar. Yatak odam, kıyafetlerim, çantam hepsi pembe! Tabii ki arkadaşlar arasında bu olay normal karşılanmıyor. Herkes bana“ Pembe Oğlan” diyor. Dalga geçiyorlar. Yani elimde olsa pembe rengini dünyadan silmeyi öyle isterim ki!
Zeynep HEPKORUCU
SADECE ÜMİTLENMİŞTİM
Dünyadan bir rengi yok etmek istiyorum. Beyazdan nefret ediyorum ama onu yok etmek istemiyorum. Pembeyi yok edeceğim. Yedinci yaşgünümde her şey, istediğim gibi pembeydi. Annem ve babam, istediğim büyük hediyeyi arkalarında kamyonla bana getiriyorlardi. Çok geç kalmışlardı, merak ettim. Biraz sonra hastaneden gıcık teyzemi aradılar. Annem ve babam ölmüş. Çok üzüldüm, ağlamaya başladım. Sonra teyzem bana“ ağlama!” diye kızdı. Neymiş, artık annem ve babam yok diye, bana kötü davrandığı için kimse ona kızamazmış. Odama koştum ve ağlamaya başladım. Hemen sonra da uyumuşum. Bir rüya gördüm. Eğer annem ve babamın öldükleri günde hep gördüğüm rengi dünyadan kaldırırsam hayata geri döneceklerdi. Uyanınca çok düşündüm, düşündüm. Düşüne düşüne dört yıl geçti. Bulmuştum, belediyeye gidip pembenin ölümcül olduğunu soyledim, e haliyle inanmadılar. Ama sonra dünyadaki en ünlü profesörün imzasını taklit ettim. İşe yaramıştı, çok mutluydum. Ama annem ve babam hayata geri donmediler. Zaten bir rüyaya mı inanacağım? Sadece ümitlenmiştim. Ama anladım ki annem ve babam dünyaya geri dönemezler. Ben elimdekiler ile yetinmeliyim, hayat sana ne verirse onunla yaşa...
118