Bir önceki sayımızda otomotiv sektörünü işleyeceğimizi ilan ettiysek de konunun önemine binaen gıda sektöründe karar kıldık . Gıda önemli … Dünya nüfusunun giderek artmasıyla birlikte , gıda maddelerine olan talep her geçen gün artıyor ama bu talebin karşılanması o kadar da kolay olmadığı gibi üretim ve tüketim aşamasında da onlarca sorun var . Evet , sağlıklı ve dengeli beslenmek için kaliteli , güvenilir , hijyenik ve öbür yandan sağlığımıza zarar vermeyecek ürünler kullanmalıyız ama nasıl ? Nüfusun , dolayısıyla talebin hızla arttığı yeryüzünde , tüketmemiz için üretilenlerin ne kadarı gerçekten sağlıklı ve vatandaş diliyle ne kadar organik ? İşte bu noktada Gıda güvenliği ve bütün bunların denetimi oldukça … Son yıllarda , tüketicinin gıda güvenliği konusundaki bilinç düzeyinin artması ve Avrupa Birliği ’ ne uyum çalışmalarıyla birlikte , gıda güvenliği mevzuatı ve gıda güvenlik standartlarına uyum konusundaki çalışmalara hız verildi . Ama üyesi olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği ile standartlarımız uyuşmuyor maalesef … AB Vatandaşlarının gıda güvenlik standartları sebebiyle asla tüketmediği , bir kısmı gümrüklerden geri dönen ne kadar ürün varsa , iç piyasa tüketimine sunulabiliyor . Mesela bizde tavuk 30 ila 35 gün arasında yemeye hazır duruma getirirken AB Ülkelerinde neredeyse iki katı . Bu , meyve sebze üretiminde kullanılan sanayi gübrelerinde de böyle . Avrupa standartları dışında gübre verilen ürünleri kapıdan geri çevirirken , bu ürünler ülkemizde rahatlıkla sofralarımıza gelebiliyor . Kırmızı Et ürünlerinde de durum pek farklı değil … Neredeyse gerçek kıyma kullanılmıyor . Ki o fiyata da pek mümkün görünmüyor . Bunun en bariz örneği toplu yemekler . Düşünebiliyor musunuz yemek firmalarının hazırladığı üç kap yemek , işte en son zehirlenme vakası yaşadığımız hastane personeline 5 liradan geliyor . Bir insanın 5 liraya karnını doyurabilmesi mümkün mü ? |
Mümkün olmadığı içindir ki insanlar zehirleniyor … Hanımlara kolaylık olsun diye satılan mantı , çok bilindik yerlerden alınmalı … Kıyma diye yediğiniz aslında sıcak suda bulyonların eritilmesi , bulgurun şişirilmesi ve bolca soğanla kavurup harmanlanmasından başka bir şey değil . Hazır pizza zincirlerindeki pizzaların üzerinde , bazı dönercilerde etlerin arasında GDO ’ lu soyalardan elde edilmiş ucuz soya kıymalarının kullanıldığı da sır değil . Peki , yasak mı ? Değil … İşin ilginci , bu ürünlerin hemen tümü , gıda katkı maddesi olarak Tarım ve Sağlık bakanlıklarının izniyle satılıyor . Bakın Sektörel gıda dergileri , kumpirciler için ithal edilen üç gün güneşin altında bile kalsa erimeyen ve ekşimeyen mayonez ilanlarıyla dolu . Hiç süt kullanılmamış kremalar var . Toplu yemek ve sair ziyafetlerde yüzlerce patlıcan közlenemeyeceği için haşlanmış patlıcan ezmelerine köz kokusu veren is aromaları kullanılıyor . Lüks restoranlarda bile çorba diye içtiğinizin içi “ aroma arttırıcı ” katkı maddeleriyle dolu . Bunlar ne ki , yazmaya kalksak sayfalarımıza sığdıramayacağımız oyunlar oynanıyor . İşin içire girince daha iyi anlıyoruz ki bu milletin sadece bölücü terörle başı dertte değil . Bir de gıda terörü var ki o aslında en büyük terör . Çünkü gıda terörü aynı zamanda soğuk savaşın önemli bir unsuru ve bir türlü siber saldırı gibi … Kurşun ya da bomba neyse , gıda ürünlerinin insan vücuduna verdiği zarar odur . Biri birden öldürürken , diğeri yavaş yavaş öldürür . Bütün bunları , son zamanların modası hastalıklar üzerinden değerlendirecek olursak , facianın boyutu ortayı çıkıyor . Hemen her gün farklı ürünler yoluyla aldığımız Monosodyum Glumat , beynimize yediğimiz ürünü çekici göstermekle kalmıyor , Alzheimer , Parkinson gibi birçok hastalığa yol açıyor . Parafinler : Bağırsak kanserinin sebeplerinden birisi … Jelatin : Astım ve Alerjiye neden olabiliyor ki birçoğunun hammaddesi domuz … Palmiye Yağı : Krem ve çikolatalarda |
kullanılıyor ki bu yağdan yapılmış peyniri fareler dahi yemiyor . Sosis-Salam gibi işlenmiş ürünler özellikle kansere davetiye çıkaran ürünler . Bize mısır diye satılan aslında genetiği ile oynanmış bir ürün … Tavuk eti vazgeçilmez ucuz protein kaynaklarındandır . Ancak bu işte de birçok hile bulunmaktadır . Mümkün mertebe denetimlerine güvendiğiniz ve bildiğiniz ciddi kurumsal markaların ürünlerini tercih etmenizde yarar var . Çünkü tavuk çok çabuk bozulduğu için Sarmuella hastalığı bulaştırıyor . Sahtekarlık diz boyu ... Üretim tarihi geçmiş , küflenmiş peynir yeniden ufalanıp , eritilip kalıplara dökülerek kaşar veya krem peynire dönüştürülerek halka arz ediliyor . Boyanmış iç yağdan kıyma yapılıyor . Zeytinyağına rafine ayçiçeği , kanola , fındık yağı karıştırılıyor . Zeytin , kimyasal boya ile renklendiriliyor . Sütün yağı alınarak yağ yerine margarin karıştırılıyor . Sarımsak , kireç suyuna sokularak sucuk , salam imalatında kullanılıyor . Toz ve pul biberlere kiremit tozu karıştırılıyor . Tatlandırıcı ve şeker karışımlı sahte bal üretiliyor . Renklendiriciyle ya da domuz kanıyla renklendirilmiş kaçak çay imal ediliyor . Deri , bağırsak , paça ve sakatat tavuk döneri olarak sunuluyor . Hele ki gıda koruyucu maddeler var ki , insan sağlığını için büyük bir tehdit … Özellikle paketlenmiş gıdalarda gıda boyaları , çeşitli katkı maddeleri , Çin tuzu denilen çeşitli maddeler , tatlandırıcılar , renklendiriciler , koruyucular ... hepsi bu milletin geleceğine sıkılan kurşunlardan farksız … Özetlersek ; Türkiye ’ de son dönemde gıda maddeleri üzerinde büyük bir sahtecilik yaşanıyor . Bu bir tür gıda terörüdür . Bu terörle mücadele edilmelidir . Bunun yolu da denetimden geçiyor . Maalesef Türkiye ’ de yeterli bir denetim uygulandığını da bizzat Türkiye Ziraatçiler Derneği ’ nin araştırması ve raporundan öğreniyoruz , O rapor diyor ki ; |
“ Türkiye ’ de Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kayıt sistemine kayıtlı yaklaşık 40 bin gıda üreten işletme bulunmaktadır . Bunu gıda ürünlerini üreten , dağıtan ve satan kayıtlı ve kayıtdışı olarak ele aldığımız zaman bu rakam yaklaşık 500 bin işyeri olmaktadır . Buna rağmen bugün itibariyle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyesinde 4 bin 600 gıda denetçisi , 1100 gıda mühendisi çalışmaktadır . Toplam 5 bin 700 denetim unsuru ile 500 bin işyerinin sağlıklı bir biçimde denetlenemeyeceği ve bu sayının acil olarak artırılması gerektiği açıktır .” Yine bu noktada gıda terörüyle ilgili cezaların pek caydırıcı olmadığını biliyoruz . Bunun yanında da gıda teröristi gibi davranan firmaların açıklanması uygulanması önemliydi . Ama son aldığınız habere göre , bundan böyle Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı , hileli gıda üreten veya ithal eden firmaların basın yoluyla kamuoyu yani tüketiciye açıklanması uygulanmasından vazgeçmiş . Gerekçeleri de yaşanan bazı mağduriyetlermiş ! Burada Sağlık Bakanlığı ’ nın devreye girmesi gerekiyor ama şimdilik bir hareket yok . Yeni sektör eklerimizle buluşmak dileği ve bu sayımızın da halka ulaşmasında büyük katkıları olan PAŞALAR GRUP ’ a teşekkürlerimizle …
Kurucusu ADNAN YÜKSEL
İmtiyaz Sahibi AYDIN YÜKSEL
S . Yazı İşleri Müdürü Şeyda Şimşek
Bizim Sakarya Yayıncılık Turizm ve Gazetecilik Mat . Teks . San . Ltd . Şti . e-posta : iletisim @ bizimsakarya . com . tr www . bizimsakarya . com . tr iletişim : 0 264 277 15 00 Basıldığı Yer : Turkuaz Haberleşme Yayımcılık A . Ş Sancaktepe / İstanbul
|