dokulébat (domıknat, bavyat): gecikmiş, yavaşlamış,
sürüncemede kalmış
dokundisam, dokondisvam (obijdam, zasyagam): dokunmak,
birine zarar vermek, rahatsız etmek
dôkuni (igraçki, liçni veşti): oyuncak, kişisel eşyalar
dokús, dukùs (devet): dokuz, 9
dokuzdisan (obiden, zasegnat): etkilenen, kırgın, bak
dokundisam
dòlan, dolna, -u (dolen, dolna,-o): aşağı, alt
Dolaştarsko poesçe: Dolaştar’ın kuşağı
dòle (dole): aşağı, alt
dôle, dôlya: ilkbaharda kuzulama zamanı, döl zamanı
dòlişte (dolişte): yokuş aşağı
dolnana mahala (dolnata mahala): aşağı mahalle
dolniçka: aşağı, aşağıdaki
dólnik (yug): güney
dòlu, dòle (dolu, dole): aşağıya
dom (dom): ev
domàkine (domakinya): ev sahibi
domuzluk: mandıra içinde kanal
don: don, iç don
dono (dano): umarım, dilerim
donota Allah: inşaallah
dopadam: düşmek
dopadnal: düşmüş, gelmiş
Dopçuvi: Pomak soy ismi
doplûska: beklenmeden gelen, davetsiz misafir, damlayıp gelen
dorane, dòren (trevni çimove): çim, çimen
dorde, dorede, durde (dokato): süresince, -diği sürece, o
zamana kadar ki
dòrfam (bt) (uhapvam): ısırmak