Photography online magazine | 页面 2

SARP DÖKMECİ

Kaan Demirel: Öncelikle beni kırmayıp bu sohbeti Kabul ettiğin için teşekkür ederim. Bu konuda herkesin farklı bir hikayesi olduğunu düşünüyorum, senin fotoğrafçılığa başlamana sebep olan şey nedir?

Sarp Dökmeci: Herkesin hikayelerinde böyle şeyler var mıdır bilmem ama ben, hatırlayabildiğim ilk yıllarımdan itibaren görsel olaylara ilgim olduğunu söyleyebilirim sana. Hatta sünnet düğünümde dayımın elindeki kamerayı zorla alıp ‘ben çekeceğim’ diye ağladığımı çok net hatırlıyorum. Sonrasında da her gördüğüm kamerayı inceleyip merak ederdim. Yıllar sonra bir kameram olduğunda her şeyi videoya çekme halindeydim. Sonraları fotoğraf makineleri daha çok ilgimi çekemeye başladı. Kuzenimin, o zaman için harika sayılacak kompakt kamerasına platonik bir aşk beslediğimi itiraf etmeliyim. Ancak yıllar sonra kavuşabilmiştim o kameraya. Daha sonra da ayrılamadık kendisinden. Fotoğrafçılığa başlamam o kamerayla gerçekleşti. Daha sonra yıllar içinde önce filmli kameralar sonrasında da çeşitli dijital kameralar ile ekipmanım gelişti.

K.D.: Güzel bir hikayen varmış. Peki neden sinema değil de fotoğraf? Seni, video çekerken fotoğrafa yönelten neydi?

S.D.: Fotoğrafın daha zor olduğunu söylersem birileri bana kızar mı sence? Kimse kızmadan ben kafamdakileri açıklayayım; sinema, pek çok kareden oluşan, anlatmak istediği şeyi pek çok farklı planla verebilen bir sanat, ama fotoğrafta anlatabilmek için tek şansın var. Ben tek bir kare ile mesajını en güçlü şekilde anlatman gereken fotoğrafı seçtim. İlk başlarda bunu bilinçli yaptığımı zannetmiyorum. İçgüdüseldi sanırım. Ama şuan düşüncem bu yönde.

K.D.: Sanırım haklısın. Fotoğraf daha zor. Ama gördüğüm kadarıyla çoğu fotoğrafçı bir sure sonra kariyerine yönetmen olarak devam ediyor, ülkemizde ve yurt dışında pek çok örnek var. Belki sen de bir sure sonra sinemaya yönelirsin.

S.D.:Şuan zaten halihazırda görüntü yönetmenliği yaptığım birkaç proje var. Ama yani sinemaya karşı ilgisiz değilim. Ama fotoğrafın önüne geçmesini istemiyorum. Zaman ne gösterir bilmiyorum tabiki.

K.D.: Şuan daha çok stage ve event photography ile uğraşıyorsun, fakat asıl istediğinin bu olmadığını biliyorum. Biraz bundan bahseder misin?

S.D.: Evet, garip tesadüflerle sahne fotoğrafçılığına yöneldim, devamında da organizasyon fotoğrafçılığı geldi. Türkiye de yaşıyor olmasaydım sahne fotoğrafçılığıyla çok mutlu olabilirdim gerçekten. Ama Türkiyede enayilik gibi oluyor. Aynı şeyi organizasyon işleri için söyleyemeyeceğim. O işlerde mutlu olduğumu inkar etmeyeceğim. Ama bu çalıştığınız insanlara da bağlı tabi.

Ben fotoğrafçılığa ilk başladığımdan beri ‘moda fotoğrafçısı’ olmak istiyorum. Sahip olduğum en büyük hayal bu. Bunun için henüz yeterince çalışmıyorum. Ancak şuan okuduğum okul biterse, Milano ya da Paris’te Moda Fotoğrafçılığı eğitimi almayı planlıyorum..

‘moda fotoğrafçısı’ olmak istiyorum. Sahip olduğum en büyük hayal bu. Bunun için henüz yeterince çalışmıyorum. Ancak şuan okuduğum okul biterse, Milano ya da Paris’te Moda Fotoğrafçılığı eğitimi almayı planlıyorum..

K.D.: Güzel bir hayal. Umarım gerçekleştirip dilediğin hayata erişebilirsin. Eğitimden söz açılmışken, fotoğrafçılık eğitimi aldın mı? Bu konuda neler düşünüyorsun. Okuyucularımız merak edeceklerdir

S.D.: Evet. Eğitim. Ülkemizde çok önem! verilen bir olay. Ben fotoğrafçılık eğitimi almadım hiç. Tek bir saat bile bir kursa, seminere, atölyeye gitmedim. Bir hocam yoktu. Bir sürü hocam vardı. Çünkü internet, kitaplar, dergiler gerçekten iyi öğreticiler. İlk zamanlar kameram yokken saatlerce yazı okurdum internette, kitaplarda açıkcası ben görsel sanatlar için ‘temel eğitim’ konusuna pek sıcak bakamıyorum. Kişi kendisini yeterince eğitebilir teknik konularda. Ama ileri seviye için, yani spesifik alanlar için elbette eğitim gerekebilir. Mesela benim de istediğim gibi ‘Moda fotoğrafçılığı’ masterı gibi.

K.D.: İlla ki örnek aldığın, idol olarak gördüğün birileri vardır. Bizimle paylaşmak ister misin?

S.D.: Evet, illa ki vardır. Yurt dışından da pek çok idolüm var ancak ülkemizdekilerden bahsedeceğim. En çok beğendiğim isim Koray Birand, bakışı, renkleri, kısacası her şeyiyle harika. Sonra, kendime en yakın bulduğum Cihan Öncü var, hem yaş olarak yakınız, hem de kafası çok hoşuma gidiyor. Geleceği kesinlikle çok parlak. Cahit Baha Pars da çok iyi.

K.D.: Peki, çok özel değilse size başarıya taşıyan faktörler neler oldu?

S.D.: Tesadüfler gerçekten önemli hayatımda. Bir de çok klasik olacak belki ama gerçekten istemek önemli.. Ve vazgeçilmezimiz şans.. Doğru insanlarla tanışmak gerçekten büyük bir şans..