Perspective Perspective32 | Page 84

rinin üzerindeki kareli gömleklerinin üstten bir düğmesini ilikleyen bir başka kitle bu sesin çekim alanına kapılmıştı. 80 1991-1992 arasında Seattle çıkışlı diğer grunge grupları kendini göstermeye baş- ladı. Soundgarden’ın Badmotorfinger, Alice in Chains’in Dirt, L7’ın Bricks Are Heavy albümleri türün karakterini be- lirleyen kilometre taşları oldu. Grunge, resmen bir müzik akımıydı artık. Chriss Cornell (Soundgarden) çığlık atmanın yepyeni türlerini sergilerken, Layne Staley (Alice in Chains) acılı ve agresif sesiyle türün daha karanlık ve ‘metalik’ yüzünü temsil etti. 1990’ların ortaların- da Stone Temple Pilots, Silverchair ve Bush benzer tarzda müzik yaparak popüler olmayı başardı. Scott Weiland (Stone Temple Pilots) aynı anda hem hüzünlü hem de coşklu olabilen muhte- şem sesiyle türü zenginleştirdi. Kabaca köklerine inersek, grunge mü- ziği oluşturan öncü gruplar arasında iki kuzeydoğulu alternatif rock grubuna rastlarız: Sonic Youth ve Dinosour Jr... Gürültülü gitarları, sıradışı vokal tek- nikleri, rastlantısallığı yücelten deneysel tavırları bu grupların grunge müziğe ka- zandırdığı değerler arasında sayılabilir. Pixies’in Nirvana üzerindeki etkisi de çoğu müzik otoritesi tarafından kabul edilir. Nirvana, Pixies’in yumuşak ton- dan nakarata geçerken atağa kalkan mü- zik formunu, sakin sakin mırıldanırken şeytan dürtmüş gibi bağırmaya başlayan manik depresif ruh halini popülerleştir- di. Hüsker Dü ise Pixies üzerinde etkili olma sıfatıyla grunge’ın atası sayılır. Zamanla, gitar kirliliğinden ödün vere- rek türün adını lekeleyen radyo-dostu versiyonlar olarak tanımlayabileceğimiz post-grunge, akımı poplaştırdı ve türün çöküşünü hızlandırdı. BRITPOP İngiliz müzik medyasına göre birt- pop, İngiltere’nin Seattle’ın grunge’ı- na verdiği yanıttı. Britpop fırtınası, grunge rüzgârının içimde cılızlaş- maya başladığı bir dönemde karşı- ma çıkarak yeni bir müzik formuyla tanışmama neden olarak kulaklarımı yeniden ateşlemişti. Bu defa üniver- site yıllarında. Tıpkı grunge’ı keşfet- tiğimde dudak büker olduğum eski tutkum hard rock gibi, britpop’un rafine ve ironik duruşu karşısında grunge’ı (dinlemeye devam etmeme rağmen) daha çocuksu, gazlı ve basit bulur olmuştum. 1990’ların başında Indie (bağım- sız) kökenli bir tür olarak ortaya çıktı Britpop. Türü etkileyen akım- lar 1960-70’lerin İngiliz gitar pop müziği (The Beatles, The Rolling Stones, The Who, The Kinks, The Small Faces), bazı glam rock grupları (David Bowie, T. Rex) ve bazı punk gruplarıydı (Sex Pistols, The Jam, The Buzzcocks, Wire). Britpop’u doğrudan etkileyense 1980’lerin ve 1990’ların başında otayan çıkan alternatif rock hare- keti oldu (The Smiths, The Stone Roses, Happy Mondays, Inspiral Carpets). Oasis, Blur ve Pulp britpop’a şöh- ret kazandıran en popüler gruplar- dı. Türün rengini belirleyen diğer önemli temsilcilerse Suede, Elas- tica, The Boo Radleys, Kula Sha- ker, The Charlatans, Supergrass ve The Verve oldu. Gazeteci John Harris’e göre britpop 1992 ilkbaha- rında Blur’ün Popscene ve Suede’in The Drowners single’larının aşağı yu- karı aynı zamanda ortaya çıkmasıyla başladı. Grunge’ta olduğu gibi, britpop’ta da grupların karakterini şarkıcılarının ses rengi ve vokal tekniği belirliyor- du. Pulp’ın vokalisti Jarvis Cocker tok ve görkemli sesini teatral tatlar katarak zenginleştiriyordu ve bana kalırsa Morrissey’den (The Smiths) sonra müzik tarihinin en etkileyici sesiydi. Yine bana kalırsa üçüncü ses Suede’in vokalisti Brett Anderson’a aitti. Aynı anda erkeksi ve kadın- sı olabilen, gerektiğinde kadife gibi yumuşak, gerektiğinde büyük bir isyanı örgütleyerek dikleşen çok kat- manlı bir vokal... Britpop’un düşüşe geçtiği dönemde daha ticari bir tür olan britrock or- taya çıktı ve bu düşüşü hızlandırdı. Yani grunge “poplaşarak”, britpop “rocklaşarak” tükendi diyebiliriz. Britrock grupları arasında Feeder, Skunk Anansie, 3 Colours Red, Terrorvision, Muse sayılabilir. 2000’li yıllarda britpop geleneği- ni sürdüren üçüncü kuşak gruplar arasındaysa The Libertines, Kaiser Chiefs ve Hard-Fi sayılabilir, sevile- bilir. Ayrıca Keane, Coldplay, Tra- vis, Embrace, The Fratellis, Athle- te ve Kasabian’ın müziklerinde de britpop etkilerine rastlanır. Bugün nesli tükenmiş olarak kabul edilse de bu iki müzik türü beni et- kisi altında tutmaya devam ediyor.