Perspective Perspective32 | Page 52

A Araştırma Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum. “Aujourd’hui, maman est morte. Ou peut-être hier, je ne sais pas. J’ai reçu un télégramme de l’asile : ‘Mère décédée. Enterrement demain. Sentiments distingués.” Eren Kürklü [email protected] XX. yüzyılın Fransa’sı de- diğimde aklınıza neler geldiğini merak ediyo- rum. Belki Birinci ve İkinci Dünya Sa- vaşları, belki Maréchal Pétain ve Vichy rejimi, belki de Charles de Gaulle. Peki ya edebiyat? Peki ya XX. yüzyılın eşsiz Fransız literatürü? Akıllara onlarca isim geliyordur elbet. Usta şairlerden Guil- laume Apollinaire, André Breton, Paul Eluard, Louis Aragon, Max Jacob ve Robert Desnos mesela. Oyun edebiyat- çılarından Jean Anouilh, Jean Cocteau, Eugène Ionesco ve Samuel Beckett. Son olarak da roman yazarlarından Marcel Proust, André Malraux, Jean-Paul Sartre, Nathalie Sarraute, Marguerite Duras ve daha nicelerinden bahsetmek mümkün. Çok fazla önemli isim saydığımın farkın- dayım, ama son birinden bahsetmeden bu konuyu geçmem imkansız olur. Şu ana kadar tahmin etmediyseniz, bahset- tiğim bu büyük usta Albert Camus’nün ta kendisi. 48 “Yüzümü kuma gömdüm, böyle güzel oluyor.” 1913’te Cezayir’in Mondovi kasabasında doğan Camus, İspanyol annesi ve Alsaslı babası ile yoksul bir hayat sürmekteydi. I. Dünya Savaşı sırasında 1914’te baba- sını kaybettikten sonra annesi, onu ve kardeşlerini okutmak için çeşitli evler- de hizmetçilik yapmaya başladı. Ancak bağımsızlığı hedefleyen Albert için hayat istediği yönde ilerlemiyordu ve henüz küçük bir çocukken evden ayrılamaya karar verdi. Böylelikle hepimizin çocuk- ken ailemize sinirlenip de iki dakikada hazırladığımız çanta ile evden kaçma senaryosunu Camus gerçekleştirdi. Bu