40
yaparak; bu yazıyı yazdıran iki deli
adamdan bahsetmek istiyorum; Sig-
mund Freud ve Josef Breuer. 1880li
yıllardan 1896’da yollarını ayırınca-
ya dek birlikte çalışarak psikanalize
babalık yapan bu iki adamın var olan
yöntemler ile yetinemeyen kalıpsız-
lardan olduğunu söylersek yanılmış
olmayız. Elizabet von R. adındaki ka-
dın hastanın, geleceğe nasıl bir etkisi
olacağından bir haber; serbest çağrı-
şım metodunda ısrar etmesi hipnoz
yöntemini bıraktırır ve bu süreçte
ikili saplantılar ve fobiler üzerine
makaleler yayınlarlar. “Histeri Üzeri-
ne İncelemeler” ve daha birçok yapıt
dönemin tıp insanları tarafından hoş
karşılanmaz. Breuer’in döneminin
en iyi doktorlarından biri olduğunu
ayrıca okumanızı tavsiye edebilece-
ğim “Nietzche Ağladığında” adlı yarı
gerçek yarı kurmaca olanın romanın
başkahramanı olduğunu belirterek
spot ışıklarını hepimizin çok aşina
olduğu, elinde purosu ile bize biraz
gergin bakan adama çevirmek istiyo-
rum. Freud, kolay denecek bir hayat
yaşamamış, kimileri tarafından dahi
kabul edilen kimleri tarafından ise
her gün aforoz edilen bir deli adam.
Hepimizin bildikleri bir yana, in-
san olarak gölgesinde sakladıkları-
na kulak vermek daha çok hoşuma
gideceğinden biraz oraya inmek
istiyorum. 4 yaşında ekonomik bu-
nalım nedeniyle Viyana’ya geliyor ve
hayatının çok büyük kısmı burada
geçiyor, üniversite yıllarında Yahudi
Neden
kanepeye
uzanıyoruz?
düşmanlığı ile tanışıyor ve arkadaş-
ları tarafından bir hayli dışlanıyor.
Erken tanıştığı bu Yahudi düşman-
lığının hayatının son dönemlerinde
Nazi işgali sonrası Viyana’dan sür-
gün edilmesine neden olacak düş-
manlık ile aynı olsa gerek. Sürgün
ve yanmış kitaplarının kokusuyla
kurtulan Sigmund kadar şanslı ol-
mayan 4 Freud daha var; kız kardeş-
leri toplama kampları