Hayata dair zevklerimden biri de işim
oldu; son 2 yıl boyunca Digiturk Turk-
max Gurme’de Şehirli Sofralar adlı bir
yemek/yemek kültürü/mekan progra-
mı yaptım. Sözcü Gazetesi’nin günlük
ekinde haftanın 2 günü köşe yazıyorum.
Yeniden ‘masabaşı’na dönmemek için
sıkı gezip sıkı çalışıyorum. İyi yemeğin,
sanatın, özellikle resim ve müziğin, pay-
laşmanın, okumanın beni mutlu ettiğini
düşünüyorum.
P: Hangi başlık sizin için öncelikli? Yani
şimdi kartınızı çıkarsanız adınızın altın-
da ilk hangi başlık var?
N.Ö: Televizyon ve yaptığım program,
her ne kadar ücretli bir kanalda spesifik
bir izleyiciye yönelik de olsa hayatıma
çok, çok şey kattı. Televizyonun avantajı
çok fazla ama çocukluğumdan beri çok
iyi bir okuyucuyum; iyi bir editörüm-
dür, yazmayı da çok seviyorum. Gaze-
tecilik bugün yok gibi ama benim âşık
olduğum meslek.
P: Takip ettiğiniz, ülkemizden veya ya-
bancı, yazarlar/akademisyenler var mı?
N.Ö: Artık gazete okuma sevgim azaldı
ama ben tüm köşe yazarlarını okurum,
sevmediğime bile ne yazmış diye baka-
rım. Sevdiğim yazar da çok; ’onun gibi
yazmak isterim’ diyebileceğim kişiler
Eduardo Galeano, Alejandro Zambra,
Milan Kundera, İhsan Oktay Anar ve
Trevanian gibi isimler sanırım.
Biri plan mı
dedi; Türkiye’de
yaşıyoruz!
Hiçbir zaman
planlı biri
olmadım o da
ayrı.
P: Planlı yaşamak mı, fırsatları kovala-
mak mı?
N.Ö: Biri plan mı dedi; Türkiye’de yaşı-
yoruz! Hiçbir zaman planlı biri olmadım
o da ayrı.
P: Aynı şekilde yazılarınız, uzun süre
planlanır mı? Yoksa bir anda mı şekille-
nir?
N.Ö: Ben son ana kadar espri kovalayan
karikatüristler gibiyimdir, son ana kadar
yazamam. Ama hayatımda ilk defa bu yıl
‘sadece yazı yazıyorum’. Gazetede yazı
yazmak bugüne kadar oradaki ikinci,
üçüncü işim oldu. Tek işinin yazarlık ol-
ması müthiş bir lüks! Pahalıya patlayan
da bir lüks tabii! Geçinmen mümkün ol-
muyor ama yazın düzgün oluyor.
P: Yurtdışına sıklıkla çıkıyor musunuz?
Sizi çok etkileyen bir kültür var mı?
N.Ö: Çok! Gezi döneminde Akşam haf-
ta sonu ekleri başta tüm ek yayınların
başında, Gümüşsuyu’nda oturan sosyal
medyada aktif biriydim. Güzel bir ekip-
le çok iyi gazetecilik de yaptık; kovul-
dum. Sonrası bir tür özgürleşme oldu
işte. Ben ABD’de 45 eyalet gezmişimdir,
Anadolu’yu çok az görmüştüm. Şimdi
param olduğu an yurtdışı ya da yurtiçin-
de geziyorum. Uzakdoğu’ya gitmeyi çok
istiyorum, her gittiğim yerde etkilenme-
yi başarıyorum nasılsa.
P: Bir gün roman yazmayı düşünür mü-
sünüz?
N.Ö: Hep düşünüyorum, modern ha-
yat komedilerini anlatan kısa hikâyeler
yazıyorum. Sonra sevdiğim bir yazarı
okuyup “Adam yazmış ya” deyip bütün
güvenimi kaybedip bırakıyorum.
P: Plastik sanatları da seviyorsunuz, ser-
gileri de takip ediyorsunuz . Gelecekle
ilgili paylaşmak istediğiniz projeleriniz
nelerdir? Farklı bir alana yönelmeyi hiç
düşündünüz mü?
N.Ö: O kadar çok projem var ki. En çok
da resimle, sanatla, o alandaki ilgime yö-
nelik bir şey yapmak isterim. Birkaç da
belgesel fikrim var ama bilemem ne olur.
P: Müziğin hayatınızdaki yeri nedir?
Gün içinde neler dinliyorsunuz?
N.Ö: Müziksiz bir hayat hata olurdu!
Sesim iğrençtir ama repertuvarım iyi-
dir, bir müzik aleti çalma konusunda
yeteneksizim ama çok iyi bir dinleyici-
yim. 2004’tü sanırım; 1 sene her cuma
Hayal Kahvesi’nde DJ’lik yaptım; baya
plaklı, CD’li dönemler… 5 yıl öncesi-
ne kadar her çıkanı dinliyordum, şimdi
plaklarımla fazla takılmaktan biraz daha
muhafazakar oldum sanırım. Caz, rock
ağırlıklı dinliyorum.
P: Peki yemek programı fikri nasıl orta-
ya çıktı?
N.Ö: Ben keşfedildim! Çocukluğum-
dan beri yemeyi, yemek konuşmayı ve
yemek fotoğrafı çekmeyi severim. E hep
gazetedeyim, yemek yapmaya vaktim
77