Perspective Perspective32 | Page 81

Hayata dair zevklerimden biri de işim oldu; son 2 yıl boyunca Digiturk Turk- max Gurme’de Şehirli Sofralar adlı bir yemek/yemek kültürü/mekan progra- mı yaptım. Sözcü Gazetesi’nin günlük ekinde haftanın 2 günü köşe yazıyorum. Yeniden ‘masabaşı’na dönmemek için sıkı gezip sıkı çalışıyorum. İyi yemeğin, sanatın, özellikle resim ve müziğin, pay- laşmanın, okumanın beni mutlu ettiğini düşünüyorum. P: Hangi başlık sizin için öncelikli? Yani şimdi kartınızı çıkarsanız adınızın altın- da ilk hangi başlık var? N.Ö: Televizyon ve yaptığım program, her ne kadar ücretli bir kanalda spesifik bir izleyiciye yönelik de olsa hayatıma çok, çok şey kattı. Televizyonun avantajı çok fazla ama çocukluğumdan beri çok iyi bir okuyucuyum; iyi bir editörüm- dür, yazmayı da çok seviyorum. Gaze- tecilik bugün yok gibi ama benim âşık olduğum meslek. P: Takip ettiğiniz, ülkemizden veya ya- bancı, yazarlar/akademisyenler var mı? N.Ö: Artık gazete okuma sevgim azaldı ama ben tüm köşe yazarlarını okurum, sevmediğime bile ne yazmış diye baka- rım. Sevdiğim yazar da çok; ’onun gibi yazmak isterim’ diyebileceğim kişiler Eduardo Galeano, Alejandro Zambra, Milan Kundera, İhsan Oktay Anar ve Trevanian gibi isimler sanırım. Biri plan mı dedi; Türkiye’de yaşıyoruz! Hiçbir zaman planlı biri olmadım o da ayrı. P: Planlı yaşamak mı, fırsatları kovala- mak mı? N.Ö: Biri plan mı dedi; Türkiye’de yaşı- yoruz! Hiçbir zaman planlı biri olmadım o da ayrı. P: Aynı şekilde yazılarınız, uzun süre planlanır mı? Yoksa bir anda mı şekille- nir? N.Ö: Ben son ana kadar espri kovalayan karikatüristler gibiyimdir, son ana kadar yazamam. Ama hayatımda ilk defa bu yıl ‘sadece yazı yazıyorum’. Gazetede yazı yazmak bugüne kadar oradaki ikinci, üçüncü işim oldu. Tek işinin yazarlık ol- ması müthiş bir lüks! Pahalıya patlayan da bir lüks tabii! Geçinmen mümkün ol- muyor ama yazın düzgün oluyor. P: Yurtdışına sıklıkla çıkıyor musunuz? Sizi çok etkileyen bir kültür var mı? N.Ö: Çok! Gezi döneminde Akşam haf- ta sonu ekleri başta tüm ek yayınların başında, Gümüşsuyu’nda oturan sosyal medyada aktif biriydim. Güzel bir ekip- le çok iyi gazetecilik de yaptık; kovul- dum. Sonrası bir tür özgürleşme oldu işte. Ben ABD’de 45 eyalet gezmişimdir, Anadolu’yu çok az görmüştüm. Şimdi param olduğu an yurtdışı ya da yurtiçin- de geziyorum. Uzakdoğu’ya gitmeyi çok istiyorum, her gittiğim yerde etkilenme- yi başarıyorum nasılsa. P: Bir gün roman yazmayı düşünür mü- sünüz? N.Ö: Hep düşünüyorum, modern ha- yat komedilerini anlatan kısa hikâyeler yazıyorum. Sonra sevdiğim bir yazarı okuyup “Adam yazmış ya” deyip bütün güvenimi kaybedip bırakıyorum. P: Plastik sanatları da seviyorsunuz, ser- gileri de takip ediyorsunuz . Gelecekle ilgili paylaşmak istediğiniz projeleriniz nelerdir? Farklı bir alana yönelmeyi hiç düşündünüz mü? N.Ö: O kadar çok projem var ki. En çok da resimle, sanatla, o alandaki ilgime yö- nelik bir şey yapmak isterim. Birkaç da belgesel fikrim var ama bilemem ne olur. P: Müziğin hayatınızdaki yeri nedir? Gün içinde neler dinliyorsunuz? N.Ö: Müziksiz bir hayat hata olurdu! Sesim iğrençtir ama repertuvarım iyi- dir, bir müzik aleti çalma konusunda yeteneksizim ama çok iyi bir dinleyici- yim. 2004’tü sanırım; 1 sene her cuma Hayal Kahvesi’nde DJ’lik yaptım; baya plaklı, CD’li dönemler… 5 yıl öncesi- ne kadar her çıkanı dinliyordum, şimdi plaklarımla fazla takılmaktan biraz daha muhafazakar oldum sanırım. Caz, rock ağırlıklı dinliyorum. P: Peki yemek programı fikri nasıl orta- ya çıktı? N.Ö: Ben keşfedildim! Çocukluğum- dan beri yemeyi, yemek konuşmayı ve yemek fotoğrafı çekmeyi severim. E hep gazetedeyim, yemek yapmaya vaktim 77