58 |
iş arkadaşlarım da hep beni okuyanlar, takip edenler oldu. Onlarsız asla bu motivasyonu bulamazdım. İyi ki varlar!
P: Bizce hissedilen bir şey bu. Sektör o kadar kalabalık ki, insan samimiyeti ayırt edebiliyor.
P: Bir süre önce Londra Moda Haftası’ ndaydınız. Biraz bahsedebilir misiniz? Orada olmak nasıldı?
B. S: Londra Moda Haftasında gördüm ki: it girl olmak meğer ne de kolaymış!:) Birbirini takip eden moda haftalarında aslında devamlı aynı kişileri görüyoruz. Stiliyle ön plana çıkan kişiler bir süre sonra hemen fark ediliyor ve sokak stili fotoğrafçılarının radarına giriyor. Üst üste aynı isimleri, aynı fotoğrafçılar ve mecralar tarafından paylaşıldığını görüyoruz. Sokak stili fotografçılığı da itgirl olmak kadar popüler bir ünvan olmaya başladı aslında. Onlarda yıllar içinde sayıca çok fazla arttı ama fark yaratan isimler her daim oldu. Her biri ortalama bir hafta süren ve takvimde hepsi ardı ardına gelen NY, Londra, Paris, Milano moda haftalarını takip etmek, ve hazırlanmak kesinlikle kolay bir iş değil. Londra Moda Haftası’ nda özellikle Burberry, Topshop, Erdem gibi markalar defilelerini“ offsite” dediğimiz genel defile alanının dışında yapıyor. Katılma şansı bulduğum Burberry defilesi nasıl görsel
|
bir şovsa, defile öncesi ve sonrasında ayrı bir şov aslında. Yüzlerce belki binlerce insan, davetli ya da değil, fotoğraf çekiyor, poz veriyor, özellikle gelen ünlü misafirleri görmek için kalabalık yaratıyor. Bu deneyimi yaşamak, hiç vermediğim kadar poz vermek hem şaşırtıcı hem de şahane bir anı oldu benim için.
P: Galatasaray Üniversitesi mezunu olarak üniversite yıllarınız nasıldı? Neler yaptınız? Üniversite hayatınızın size en büyük katkısı neydi?
B. S: Benim mezun olduğum sene, Notre Dame de Sion Lisesi’ nden 80 kişiden 40’ ı Galatasaray’ ı kazanmıştı. Hepsi gelmese de, bir çoğu GSÜ’ yu tercih ettiği için, lisenin bir uzantısı gibiydi ilk zamanlar. Fransızca bildiğimiz halde, 1 sene hazırlık okuma zorunluluğu olması o dönem hoşumuza gitmese de, okulun tadını rahat rahat en çok ilk yıl çıkardık diyebilirim. İlk sene yine dans kulübüne yazıldım ve hayatımda ilk defa dans ettim. Dans kulübüyle beraber, şehir şehir, üniversite üniversite gezme şansı buldum. İnsan içinde hiç dans etmemiş biri olarak, İzmir Fuarı’ ndan Rumeli Hisarı’ na kadar çıktığım amatör sahneler düşünülürse, bu yönden okulun bana sosyalleşme ve özgüven anlamında katkısı çok büyük. Okul zamanında staj ararken, yine kendimi şanssız sayardım ama Club Med ile de yine bu zamanlar tanışıp, hayatıma
|
bambaşka bir iş tecrübesi kattım. Türkiye’ nin en önemli üniversitelerinden birinde okumanın gururu da aldığım eğitimin de katkısı yadsınamaz tabii. En yakın arkadaşımı da, sevdiğim adamı da yine okul yıllarımda bulduğum için ayrıca çok şanslıyım.
P: On sefer daha gitsem bıkmam dediğiniz bir yer var mı?
B. S: 13 yıl boyunca fransız kültürüyle eğitim gördüğümden mütevellit benim için Paris’ in yeri hep ayrı olmuştur. Master yapıp, bir süre orda yaşamadığım için pişmanım açıkçası. Bir gün hala orda yaşayacağım inanıyorum. Ocak ayında ilk defa Los Angeles’ ı görme şansı buldum ve hiç beklemediğim kadar çok sevdim. Heralde on sefer daha gitsem ordan da sıkılmam gibi geliyor. Youtube’ daki Los Angeles videolarımı izlediğinizde belki siz de bana hak verirsiniz.
P: Günümüzden stilini en çok beğendiğiniz kişi kimdir?
B. S: Türkiye’ den Ece Sükan’ ın ve Ferhan İstanbullu’ nun stillerini çok beğeniyorum.
P: Dergimizin bu sayısı için seçtiğimiz sektör konusu“ müzik”. Ne tarz müziklerden hoşlanırsınız?
|