Perspective Perspective32 | Page 60

56

It girl olmak meğer“ ne de kolaymış!

” bloguma koyamayacağımı ya da koyacaksam nasıl koyacağımı, neden bu çalışma karşısında bir bütçe talebim olduğunu anlatmakla geçti. Neticede meslek olarak kabul ettiğim şey kimse tarafından henüz bu kadar ciddiye alınan, üzerine düşünülen bir konu değildi. İlk zamanlar hep dergi örneğinden yola çıkarak anlatmaya çalışırdım. Sanki kendi dergimizi çıkartır gibi, bol bol fotoğraf çekiyoruz, onları editliyoruz, içerik üretiyoruz, yazılarını yazıyoruz. Sosyal medyada paylaşıp, okunmasını sağlıyoruz. Derginin her şeye son kararı veren genel yayın yönetmeni de, fotoğrafçısı da editörü de yayıncısı da aslında biz oluyoruz. Tek farkımız ay sonunda bunları yaptığımızda, bir maaş almıyoruz. Bizim de aslında bir mecra olduğumuzu ve bunun için emek ve zaman harcadığımızı anlatmak tabii çok zaman aldı.

P: Başka bir meslek seçseydiniz ne seçerdiniz? Bu kadar tanınan bir blogger olma yolculuğunuz nasıldı?
B. S: Ben aslında bir şeyler tasarlamak, tasarımla ilgili bir şey okumak isterdim. Bu moda tasarımı olarak da düşünülmesin endüstriyel ürün tasarımı ya da görsel iletişim tasarımı da olabilirdi. Şimdiki işimde hepsine yer vermeye çalışıyorum, farklı kanallarla özgün bir içerik sunmaya çalışıyorum. Blogger olmak yola ilk başladığımda kesinlikle aklımda olan bir şey değildi. Mezun olduğumda en iyi fransız şirketlerine ben de başvurmuştum. L’ Oreal’ de iş başı yapma şansım olmamıştı diye üzülürken bir dönem, şimdi iyi ki olmadı da, ben hep çalışmak istediğim bu marka ile
kendi açtığım kapıdan girerek çalışma şansı buldum diyorum. Her şeyin kuralına uygun olmak zorunda olmadığını, beklentiler içinde kaybolmamayı, ben de zaman içinde anladım. Kendi şansını yaratmak, istemek ve bu yolda emek vermek gerekiyor. Ben kendi işimi kurup bir risk aldım ve elimden geldiğince bunu en iyi şekilde yapmaya çalıştım ve çalışıyorum.
P: Hep blogdan bahsettik Youtube kanalını da sormak istiyoruz. Youtube’ a geçişiniz nasıl oldu? Kanalı açmaya nasıl karar verdiniz?
B. S: Blogu ilk açtığım zamanlar, vimeo kanalım vardı ve çektiğim videoları hep oraya yüklüyordum. Sanırım gectiğimiz yıla kadar 100 tane video olmuştur. İlk olarak blogun 1. yılında hediyeler vermiştim. Yorum bırakanlar arasında çekiliş yapıp, hediyeleri ona göre sahiplerine ulaştıracaktım. Katılanların hepsinin adını teker teker kağıtlara yazıp,‘ noter huzurunda’- kendisi aslında benim büyük tahta pinokyom oluyor- video çekip çekiliş yapmıştım. O zamanlar kimse böyle bir şey yapmamıştı. Bana hem esprili, hem de hakkaniyet sağlamak adına