Perspective Perspective31-email | Page 35

ben de o departmandaki işleri yürütmeye başladım . İki ay kadar bu işi yaptıktan sonra satın alma departmanına yönlendirildim . Satın alma işinin beni ne kadar zorladığını anlatamam . O zamana kadar hiç yurtdışına çıkmamıştım ve nasıl satın alma yapılacağına dair en ufak bir fikrim yoktu . Alıcı asistanı olarak Paris , New York , Milano gibi şehirlerdeki moda haftalarına katılarak ürün alımı yapmam gerekiyordu . Dışarıdan bakıldığında çok havalı görünen bir iş olsa da , aslında sürekli seyahat halinde olduğunuz ve dinlenmeye vakit bulamadığınız aşırı yoğun bir işti . Ama bende öyle bir dayanıklılık oluşturdu ki artık birden fazla işi aynı anda yapabilir hale geldim . En büyük tatmin , alıcı olarak sizin seçtiğiniz ürünlerin mağazada yer alıyor olması olsa da yine aradığım yaratıcılığı bu işte bulamadım . 23 yaşındaydım o zamanlar , risk alıp başka şeylere odaklanmak istedim ve işi bıraktım . Olay o an bana gerekeni bulmakla alakalıydı . Biraz deneme yanılmayla ve biraz özgüvenle , ama şımarıklık olmadan . O zamanlar bir miktar param vardı . Bir şeyler yapacağıma ve yapacağım şeyin iyi gideceğine inanıyordum ama ne yapacağım konusundan en ufak bir fikrim yoktu . Kesin bir hedefiniz olmasa bile kim olmak istediğinize dair bir fikir varsa , yaptığınız şeyde doğru yolda olup olmadığınızı daha net görebiliyorsunuz . Sonuçta ben bu düşünceyle , o dönem serbest işler almaya başladım . Bazı markaların stil danışmanlığını yaptım . Bu şekilde kendimi finansal olarak geçindirirken blogumla ilgili daha profesyonel adımlar atmaya başladım ve sonunda blogum sektördeki yerini almaya başladı . Markalardan işbirliği teklifleri gelmeye başladı ve blog full-time bir işe dönüşerek zaman içinde bugün geldiği konuma ulaşmış oldu .
P : Mezunu olduğunuz Bilgi Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü ’ nde edindiğiniz birikimlerinizden işinizde nasıl ve ne ölçüde yararlanıyorsunuz ?
N . E : Çok komik ama okula girene kadar elime hiç kamera almamıştım , sadece film izlerdim . Küçüklüğümde bale , dans ve tiyatro yapmıştım , sanatsal dallara karşı hep ilgiliydim . Onu da sinema-televizyon
okuyarak profesyonel anlama getirmek istedim . Okuldayken senaryo , kamera ve sanat tarihi derslerim vardı . Özellikle sanat tarihi kısmının sadece bana değil , herkese faydalı bir şey olduğunu düşünüyorum . Onun dışında
Kesin bir hedefiniz
olmasa bile kim olmak
istediğinize dair bir
fikir varsa , yaptığınız
şeyde doğru yolda olup
olmadığınızı daha net
görebiliyorsunuz .
bölümümün bana ne kattığına gelirsek , filmleri okumayı yani görsel şeyleri okumayı öğrendim . Bir insanı ya da fotoğrafını çektiğiniz herhangi bir şeyi kadrajın neresine koyarsanız insanlarda nasıl bir algı yarattığını anlamış oldum . Görsel anlamda gördüklerimi yorumlayabilmeye ya da yorumlanabilecek fotoğraflar yaratabilmeye başladım ki hala hem blogumda hem sosyal medyada yararlanıyorum bundan .
P : Stil danışmanlığı , satın alma uzmanlığı , mağaza yöneticiliği gibi pozisyonlardaki çalışmalarınız devam ederken sizi bir moda blogu oluşturmaya iten en önemli ilham kaynağınız neydi ?
N . E : Benim aslında daha önce sinema blogum da olmuştu . Hep yazmayı seven ve içimde bir şey oluyorsa onu paylaşma , bir yere dökme ihtiyacını taşıyan bir insandım . O da blogla beraber doğru bir kanal bulmuş oldu . Kendimi gözlemlemek adına da yaptığımı söyleyebilirim çünkü oraya bir şey yazıp 2 ay sonra dönüp baktığımda ben de okur haline geliyorum , bambaşka bir şeye dönüşüyor böylece . Ama en önemli ilham kaynağımın içimdeki paylaşma isteği olduğunu söyleyebilirim .
P : Modanın ihtiyaçların ötesine geçerek bir kimliği oluşturan en önemli öğelerden biri haline geldiği ve blog yazarlığının böylesine revaçta olduğu günümüzde , bir moda blogger ’ ını özgünleştiren en önemli özellikler sizce nelerdir ?
N . E : Ben de düşünüyorum şu anda birisi blog açsa nasıl farklılaşır diye ve en önemli noktanın kendi özüne sadık kalmak olduğuna inanıyorum . Çünkü herkesten bir tane var ve hepimiz farklıyız ama biz aynılaşmaya çalışıyoruz , kim nasıl konuşuyorsa onun gibi konuşmak , kim nasıl giyiniyorsa onun gibi giyinmek istiyoruz . Buradaki asıl çıkış noktası , o hepimizin içinde olan toplum içgüdüsünden kurtulup başka birini taklit etmemek . Orijinallik , ne kadar insan beğenirse o kadar iyi demek değil , önce bunu öğrenmemiz gerekiyor .
P : Yaratıcılığınızı ve güncelliğinizi koruma yolunda önem verdiğiniz noktalar nelerdir ?
N . E : “ Blogger ” demek her ay banka hesabına aynı miktarda para yatan kişi demek değil , 3 ay hiçbir şey de kazanmayabiliyorsun . O yüzden sürekli hareket etmek , “ burada ne var ?”, “ orda ne olmuş ?” diye kendini meşgul tutmak ve sürekli yeni şeylere kafanı çevirmek zorundasın çünkü hayatta kalmanı sağlayacak şey bu . Öyle bir yaşam tarzı zaten güncelliğinizi ve yaratıcılığınızı korumanızı sağlıyor . Ama hiçbir şey yapmak istemediğim günler de oluyor , bütün o aldıklarımı hazmetmeye ihtiyaç duyduğum bir dönem . Bu da insanı oldukça besleyen bir şey . Onun dışında en önemli şey etrafınızı sizi besleyecek ve size yaratıcılıklarıyla
33