D Dosya
Şeytan Ayrıntıda Gizli
Farkında olmadan bir mağazanın içine sürüklendiğiniz oldu mu hiç? Ya da eve
gelip aldıklarınızı yerleştirirken bunu ne zaman aldım ki dediniz mi? Marketten
eve döndüğünüzde asıl almaya gittiğiniz şey hariç bir sürü ıvır zıvır aldığınızı
fark ettiğiniz oldu mu? Evet diyorsanız, dikkat edin oyuna geliyorsunuz!
Cemre Baltalı
[email protected]
“A
22
lışveriş, bir mal ya da hizme-
ti para karşılığı alma ve satma
işidir. İnsanların kendi ürete-
medikleri malları ve ihtiyaçları bir bedel
karşılığında almalarına dayanır.” diyor
sözlük. Tüketim toplumunda yaşadığı-
mızı görmezden gelirsek, bu tanımdan
hareketle alışverişin zararsız basit bir ey-
lem olduğunu söyleyebiliriz. Ama aslında
durum pek de öyle değil. Yıl olmuş 2015,
kapitalizmin altın çağındayız, globalleş-
me tavan yapmış vesaire vesaire… Her
şey bu kadar karmaşıklaşmışken alışve-
rişin böyle basit bir tanımdan ibaret kal-
masını beklemek elbette ‘Pollyannacılıkta
nirvana’ olur.
Son zamanlarda satın aldırma strate-
jilerinin ne kadar geliştiği malum. Bir
mağaza yöneticisi olan Rob Sadler açık
sözlülükle: “Bizim işimiz sizin cebinizi
boşaltmak ve sizin işiniz de bundan zevk
almak” diyor. Yani günümüzde bir ürünü
satmak için her yol mübah. Dolayısıyla
büyük şirketler büyük paralar yatırıyor
bu stratejilere. Yeni bütçe düzenlemeleri,
yeni elemanlar, yeni çalışma alanları, yeni
araştırmalar… Yani kapitalizmin olmazsa
olmazı satış stratejileri için başta büyük
şirketler olmak üzere tüm şirketlerde
hummalı bir çalışma sürüyor. Reklamcı-
lık sektörünün gündem Top10’unda da
nöromarketing en üstte oturuyor. Ama
tüm bu pahalı yöntemleri bir yana bıra-
kıp halka karıştığımızda mağazalarda,
alışveriş merkezlerinde ve büyük market-
lerde bizi bekleyen sinsi tuzaklar olduğu
gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor.
Küçük yer karolarıyla başlayalım. Daha
önce dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama
büyük marketlerdeki yer kaplamaları ge-
nelde küçük karolardan oluşur. Karolar
ne kadar küçülürse bir adımda geçtiğiniz
taş sayısı o kadar artar. Böylelikle beyni-
niz fazla hızlı yürüdüğünüzü düşünür
ve sizi yavaşlatır. Aslında hızlı yürümü-
yorsunuzdur ama yine de yavaşlarsınız.
Yani yürüyüş temponuz normalin altına
düşer. Temponuz düştükçe etrafınıza ba-
kacak daha çok vaktiniz olur ve daha çok
reyon, daha çok ürün görerek daha çok
şey alırsınız. Zekice değil mi? Ama sizi
zeminde bekleyen tuzaklar bu sinsi ka-
rolarla sınırlı değil. Aynı zamanda nerede
oyalanmanız isteniyorsa o bölümün ze-
mini pürüzlüleştirilir. Temas ettiği yüzey
pürüzlü olunca alışveriş arabası rahatsız
edici bir gürültü çıkarmaya başlar ve siz
de arabayı susturmak için o bölgede mec-
buren yavaşlarsınız. Böylelikle normalde
orada hiç işiniz olmasa bile gözünüze bir
şeyler takılma ihtimali oldukça yükselir.
Genellikle yapı marketlerde bu iş biraz çı-
ğırından çıkmış durumdadır. Öyle ki; dö-
şemede bir anormallik yoktur ama yine
de bütün arabalar ses çıkartır. Çünkü sizi
yavaşlatmak için sabote edilmişlerdir.
İyi bir vitrin iyi bir CV
gibidir.