Perspective Perspective31-email | Page 24

D Dosya Şeytan Ayrıntıda Gizli Farkında olmadan bir mağazanın içine sürüklendiğiniz oldu mu hiç? Ya da eve gelip aldıklarınızı yerleştirirken bunu ne zaman aldım ki dediniz mi? Marketten eve döndüğünüzde asıl almaya gittiğiniz şey hariç bir sürü ıvır zıvır aldığınızı fark ettiğiniz oldu mu? Evet diyorsanız, dikkat edin oyuna geliyorsunuz! Cemre Baltalı [email protected] “A 22 lışveriş, bir mal ya da hizme- ti para karşılığı alma ve satma işidir. İnsanların kendi ürete- medikleri malları ve ihtiyaçları bir bedel karşılığında almalarına dayanır.” diyor sözlük. Tüketim toplumunda yaşadığı- mızı görmezden gelirsek, bu tanımdan hareketle alışverişin zararsız basit bir ey- lem olduğunu söyleyebiliriz. Ama aslında durum pek de öyle değil. Yıl olmuş 2015, kapitalizmin altın çağındayız, globalleş- me tavan yapmış vesaire vesaire… Her şey bu kadar karmaşıklaşmışken alışve- rişin böyle basit bir tanımdan ibaret kal- masını beklemek elbette ‘Pollyannacılıkta nirvana’ olur. Son zamanlarda satın aldırma strate- jilerinin ne kadar geliştiği malum. Bir mağaza yöneticisi olan Rob Sadler açık sözlülükle: “Bizim işimiz sizin cebinizi boşaltmak ve sizin işiniz de bundan zevk almak” diyor. Yani günümüzde bir ürünü satmak için her yol mübah. Dolayısıyla büyük şirketler büyük paralar yatırıyor bu stratejilere. Yeni bütçe düzenlemeleri, yeni elemanlar, yeni çalışma alanları, yeni araştırmalar… Yani kapitalizmin olmazsa olmazı satış stratejileri için başta büyük şirketler olmak üzere tüm şirketlerde hummalı bir çalışma sürüyor. Reklamcı- lık sektörünün gündem Top10’unda da nöromarketing en üstte oturuyor. Ama tüm bu pahalı yöntemleri bir yana bıra- kıp halka karıştığımızda mağazalarda, alışveriş merkezlerinde ve büyük market- lerde bizi bekleyen sinsi tuzaklar olduğu gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor. Küçük yer karolarıyla başlayalım. Daha önce dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama büyük marketlerdeki yer kaplamaları ge- nelde küçük karolardan oluşur. Karolar ne kadar küçülürse bir adımda geçtiğiniz taş sayısı o kadar artar. Böylelikle beyni- niz fazla hızlı yürüdüğünüzü düşünür ve sizi yavaşlatır. Aslında hızlı yürümü- yorsunuzdur ama yine de yavaşlarsınız. Yani yürüyüş temponuz normalin altına düşer. Temponuz düştükçe etrafınıza ba- kacak daha çok vaktiniz olur ve daha çok reyon, daha çok ürün görerek daha çok şey alırsınız. Zekice değil mi? Ama sizi zeminde bekleyen tuzaklar bu sinsi ka- rolarla sınırlı değil. Aynı zamanda nerede oyalanmanız isteniyorsa o bölümün ze- mini pürüzlüleştirilir. Temas ettiği yüzey pürüzlü olunca alışveriş arabası rahatsız edici bir gürültü çıkarmaya başlar ve siz de arabayı susturmak için o bölgede mec- buren yavaşlarsınız. Böylelikle normalde orada hiç işiniz olmasa bile gözünüze bir şeyler takılma ihtimali oldukça yükselir. Genellikle yapı marketlerde bu iş biraz çı- ğırından çıkmış durumdadır. Öyle ki; dö- şemede bir anormallik yoktur ama yine de bütün arabalar ses çıkartır. Çünkü sizi yavaşlatmak için sabote edilmişlerdir. İyi bir vitrin iyi bir CV gibidir.