Perspective Perspective31-email | Page 82

K Konuk Yazar İYİLİK VE KÖTÜLÜK İnci Aral İ nsan iyilikle doğar. İyilik özdendir, kötülük sonradan öğrenilir. Nedir iyilik? Dinlerin vazettiği, eğitimin amaçladığı iyi insan nasıl olur? Vicdanı temiz, çalışkan, dürüst, cömert, sevgi dolu, merhametli ve adil mi? Peki, kötü kimdir? Zalim, bencil, kindar, buyurgan, acımasız ve paragöz olan mı? 80 İyi ve kötü kolayca tanımlanamaz. Hele kavramların birbirine karıştığı, değer ölçülerinin hızla yer değiştirdiği bir dünyada bu ikisini birbirinden ayırmak daha da zordur. Mutlak iyiyi ve mutlak kötüyü aradığımızda, hiç kimsenin ara- yışımıza uygun olmadığını görürüz. Bir kişi için iyi olan, başkası için kötü olabi- lir. Arada griler de vardır çoğu kez. Hem sonra sevgi, adalet, merhamet, cömert- lik, özveri gibi sözcükler, birilerine es- kimiş, basmakalıp gelseler de içerikleri çok geniş sözcüklerdir. İyilerin sürekli ezildiği, horlandığı ve süründüğü kötülerin ise onları hileyle yada korkutarak yönlendirdiği yerde, iyilik hak yiyerek dünya nimetlerine bo- ğulmanın , kötülük ise göz yummanın, siniklik, acizlik ve aldanmanın adı da olabilir. İyi sayılan, gelişmiş insan iradesinin kendi doğasına ve düşüncesine dayalı seçimiyle değerli bulduğu her şeydir. Bu- nun tersi ise kötüdür. Çağın gerisindeki anlayış ve kurallar bütünü içinde kapa- lı kalmış, düşüncesi evrensel değerlere, adalet, hak ve sevgiye açılamamış kişi, kalbinin doğuştan getirdiği iyilik nüvesi- ni korumakta zorlanır. Bunlar kendi kö- tülüklerini görmezler ama yalnız kalmış ruhlarından huzursuz, tedirgin olarak başkalarına anlayışla bakamazlar. Kendi gibi olmayanı kınar, yok olsun isterler. İyi insanlar ise kendi gözleriyle karşılaş- tıkları hiçbir an bakışlarının ardındaki karanlıkta başka birinin yaşadığı hissine kapılmazlar. Üstelik onlar öteki iyilerin gözlerindeki ışıltıyı da hemen tanır, an- larlar. Uygarlık gelişti ama pek çok bakımdan hala adaletsiz, bir çok yönden ilkel bir dünyada yaşıyoruz. Daha güzel bir dün- ya özlemiyle hayatta kalma savaşı arasın- daki çelişkiler çoğu insanı hasta ediyor. Tertemiz, günahsız doğmuş birinin kalbi sonradan kirlenip örselenerek kaskatı ve çirkin başka bir nesneye dönüşebiliyor. Kötülük biraz da masumiyetin kaybıyla, dünyanın işleyişi içinde kirlenerek orta- ya çıkıyor. Ne yazık ki nesnel dünyayla insan kal- bi arasındaki bağ dolaysız ve güvenilir değil. Hayat herkesin aynı düzeyde iyi kalabildiği, özveri ve dayanışma içinde mutlu yaşayabileceği bir alan olsaydı hem hayatı hem de insanın iyilik ve kö- tülüğünü tanımlayıp adlandırmak çok daha kolay olurdu. Yaşamak bir sanat. Yaşadıkça aşklardan, acılardan, hayal kırıklıklarından geçiyo- ruz. Gidişe ayak uydurmaya çalışıyor, boş kafalı, ya da kafası yalnızca kötülük ve kurnazlığa işleyenlerden çekiniyoruz. Övüngenlere, yalancılara ve bizi küçüm- seyenlere tepeden bakmayı öğrenebilsek sabrımızı zorlayanlara başkaldırmayı da düşe kalka ama er geç, başaracağız. Neden olmasın?