sin. O serbestlik çok hoşumuza gidiyor,
büyürse bu kadar serbest olamayacağız
diye endişe ediyoruz ama öte yandan
çok eğlendiğimiz bir iş bu yüzden bu işi
biraz daha geliştirmek isteyebiliriz.
P: OT Dergisi’nde yazmaya nasıl başla-
dınız?
C.B: Emrah Serbes ile falan hep beraber
oturuyorduk bir gün, Metüst (Metin Üs-
tündağ) “İster misin yazmak?” diye sor-
du. Olur abi dedim, öyle başladı.
P: Konular nasıl çıkıyor dergi için?
C.B: Biraz Türkiye’nin sosyal formuna
bağlı olarak değişiyor eğer çok çalkantılı
bir şey yaşadıysak ki soracak olursanız
ne zaman yaşamadık ki? Biraz öyle işli-
yor, biraz da işime döndüğüm zaman-
larda kendime yazdığım birtakım şeyleri
veriyorum, değişiyor yani.
P: Bu kadar farklı alanlarda değil de sa-
dece bir alanda kendinizi ifade etmek
zorunda kalsaydınız, müziği mi resmi
mi yoksa şiiri mi tercih ederdiniz?
58
C.B: Ama ifadede eksik kalırdım, yani
ifade edemezdim kendimi. Ben araya
sıkışmış bir insanım bence o konuda.
Dikkat dağınıklığım var benim, hiçbir
Quixote diyelim.
“Ars longa, vita
brevis.” yani sanat
kalıcı hayat kısadır.
şeye yüzde yüz odaklanamıyorum. Lirik
yazmak benim hayatımdaki amaç. Onun
etrafında da işte birtakım karakterimi
süsleyen başka sanatsal öğeler var. Ama
lirik yazmak, yazmak yani.
P: ”Şu filme iyi bir şarkı yazardım, mü-
ziklerini ben yapmalıydım.” dediğiniz
bir film var mı?
C.B: Oo bu çok büyük bir şey. Film mü-
ziği daha önce hiç yapmadım dolayısıyla
bilemem. Ayağımı kaydıran çok sevdi-
ğim filmler var hatta müziklerini hiç be-
ğenmediğim filmler de var ancak onlara
bile bunu demedim.
P: Tarihten bir karakter olabilseydiniz,
kim olmak isterdiniz?
C.B: Don Quixote, Peter Pan... Indiana
Jones bile aklımdan geçti şu an ama Don
P: “Savaşma seviş.” gibi bir slogan söy-
leyecek olsaydınız, bu ne olurdu? Ya da
hayat felsefeniz?
C.B: “Ars longa, vita brevis.” yani sanat
kalıcı hayat kısadır.
P: Resimlerinizde ilk önce fikir mi olu-
şuyor yoksa duygu mu?
C.B: Değişiyor, bazen öylesine çiziyor-
sunuz bir şey oluyor, ya bu böyle bir res-
samın gibi değil de ben nasıl yaptım o.
P: Resimlerinizde “Bon Oga” imzası gö-
rüyoruz. Neden Bon Oga?
C.B: Benim mahlasım. “Can Bonomo re-
sim sergisi açıyor ve resimlerinin altında
kendi isminin imzası var.” densin iste-
medim. J.K. Rowling, Harry Potter’ı yaz-
dıktan sonra başka bir roman daha yazdı
ve orada kendine başka bir isim yarattı.
”Hey çocuklar! Şu an Harry Potter oku-
muyorsunuz.” demeye çalıştı. Sanırım
biraz bunun için. İnsanların resimlere
bakarken bana olan sempatilerini ya da
antipatilerini geride bırakmalarını iste-
dim.
P: Şarkı sözlerini kendiniz yazıp kendi-