H Hayata
Parlaklığını Yitirdikten Sonra
Keşfedilen Mücevher: Van Gogh
Kalbinde filizlenen sevgi arayışını, doğanın güzelliğini, yaşadıklarının
hüznünü kendine özgü fırçasıyla yansıtan Van Gogh’un eserleri, hayatı ve
kişiliği bundan yüzyıllar sonra olacağı gibi bugün- ölümünün 125. yılında-
hatırlamaya değer.
Perlin Cömert
[email protected]
İ
52
çinde parıl parıl parlayan yeşil harele-
rin dans ettiği derin gözleriyle ilk kez
dünyayı buluşturduğu andan, yalnız-
lığıyla ve en sadık dostları olan eserleriy-
le baş başa tarihe karıştığı ana dek sanat
aşkını söndürmeyen Van Gogh hayatı
boyunca içinde insanlara ve doğaya bü-
yüttüğü sevgisine karşılık bulamayarak
tarihe karıştı… Bundan 125 yıl önce,
eserlerinden birinin sahnesini oluşturan
Kargalı Buğday Tarlası’nda, dünyadaki
tek değerli varlığı onlarmışçasına göğsü-
ne bastırarak sarıldığı boyalarıyla sonsu-
za dek huzuru bulmak için gözlerini ka-
patıp resminin içinde kayboldu.
“Bir gün ölüm bizi başka
bir yıldıza götürecek.”
Van Gogh
Acaba şimdiyi, dünyaca ünlü olduğu-
nu ve resimlerine paha biçilemediğini
görmüş olsa trajik bir şekilde hayatına
son vermekten vazgeçip nefes almaya
ve dünyanın güzelliklerini renkli üslu-
buyla yansıtmaya devam eder miydi?
Belki de “Seçimden değil kaderden do-
layı maceracıyım.”diyen Van Gogh ne
olursa olsun sonunun böyle olacağını
parlak dehası sayesinde görüyordu. Van
Gogh’un parasızlığına, psikolojik rahat-
sızlığına, resimleri hakkında insanlardan
duyduğu aşağılayıcı yorumlara rağmen
unutulmaz resimler yapmayı bırakma-
mış olması başarısını ve yaratıcılığını ka-
nıtlayan olgulardan bir tanesidir. “Eğer
içinizden
‘sen resim
çizemezsin’
diyen bir
ses du-
yarsanız, her
şeye rağmen
çizin ve o ses
susacaktır.”
Resim çizme
konusundaki
cesaretlendi-
rici sözlerin
de sahibi olan
Van
Gogh;
kendine ve
yeteneğine
inanan, güve-
nen herkesin
resim yapabi-
leceğini gös-
teren
canlı
bir örnektir.
Söz konusu
sanat olun-
ca en önemli
şey sevmek-
tir, çünkü sa-
nat sevginin
ve aşkın bir
yansımasıdır.
Bir görev, bir
ödev olarak
sanat yapıl-
maz… Sanat;
içten geldiği için, mutluluk verdiği için,
sağlık için, nefes almak, gülümsemek ve
gülümsetmek için ve sanatsız yaşayama-
yacağını bilen insanlar tarafından yapı-
lır. Bu nedenle gerçek sanat eserlerinin
olduğu gibi gerçek sanatçılar da okya-
nustaki inciler gibi nadidedirler. Çoğu
görmezden gelinip keşfedilememiş ve
çoğu
sanatçının
kıymetleri
bilinmemiştir.
“Kalbimi ve ruhumu işime
kattım, bunu yaparken de
aklımı kaybettim.”
–Van Gogh
Van Gogh daha on beş yaşındayken sa-
nat simsarı olarak sanatla geçen hayatına
adım attı. Londra’da çalışırken gittikçe
içine kapandı ve bir süre sonra dindarlaş-
tı. Bir süre dinle ilgilense de resim sevgisi
daha baskın geldi. Kendisinden yedi yaş
büyük dul kuzenine evlenme teklif edip
sert bir dille reddedilince içindeki saplan-
tılı aşk ruh halini de kötü yönde etkiledi.
Bu nedenle babasıyla kavga ettikten
sonra aile evinden
ayrıldı. Başından
geçen aşk maceraları