Perspective Perspective 37. Sayı | Page 64

Peki, her insanın saniyeler içerisinde ulaşabileceği bir şey nasıl önemli ola- bilir? Bu soru bir öğretmen olarak bana yap- tığım en büyük yanlışı gösterdi. Bilgi artık önemsiz ise neden öğrencilerime bilgi aktarmakla uğraşayım ki, o halde önemli olan nedir? Sorumun cevabını bulmam zor olma- dı: “Bilgiyi İşlemek” 60 Evet, günümüzde insanoğlu için artık en önemli şey bilgiyi işleyebilme be- cerisi olmuştur. O zaman bunu da bir örnekle ispatlamalıyım: Üç tane bilgi- miz var. 1) Dünya kendi etrafında dö- ner. 2) Dünya bu hareketini 24 saatte tamamlar. 3) Bu 24 saatlik hareketin sonucu gece ve gündüz oluşur. Öğrencilerimin bu üç bilgiyi edinme- lerinin onlara ne gibi bir faydası ola- bilir? Bu bilgileri eksiksiz şekilde öğ- renen çocuklar hayatları boyunca arzu ettiğimiz seviyelere gelebilirler mi? Ne yazık ki hayır… Bunun yerine 1 numaralı bilgiyi onlara versek ve bu bilgiyi işleyerek yani düşünerek, yo- rumlayarak, çıkarımlarda bulunarak 2-3 numaralı bilgilere kendi başlarına ulaşsalar daha iyi olmaz mı? “Dünya, kendi etrafında dönüyorsa o zaman Güneş’in ışıkları sürekli aynı yere vur- maz, karanlık ve aydınlık olur. Gece ve gündüz demek ki böyle oluşuyormuş, Güneş doğup batmıyormuş. Gece ve gündüz 24 saat sürüyorsa o zaman bu dönüş 24 saatte tamamlanıyor…” İşte çağımızın gerekli olan becerisi bil- giyi işlemek böyle bir şey… İşin kötü tarafı ise insanoğlunun çok az bir kısmı tarihi boyunca bilgiyi işlemek zorunda kalırken artık buna hiç ihtiyaç duyma- maktadır. Bu yüzden de o bilim insan- ları, sanatçılar, felsefeciler, düşünürler yetişmemektedir. Çünkü merak etti- ğimiz bir şey varsa bunu çok kısa süre içerisinde bir Youtuber’ın videosuyla kolayca öğrenebiliriz. Okumamıza bile gerek yok. Isaac Newton, düşüncelerini yazdığı ve “Quaestiones Quaedam Philosophicae” olarak adlandırdığı defterinin başına Latince “Plato arkadaşım, Aristotales ar- kadaşım, ama en iyi arkadaşım gerçek.” şeklinde bir not düştüğü bilinmektedir. “Bazı Felsefi Sorular” olarak bilinen bu defter onun elindeki bilgiler ışığında düşünerek, sahip olduğu bilgiyi işleye- rek gerçeği anlamaya çalıştığını gösterir. En önemli eserlerinden bir tanesi olan “Principia” kitabında Newton bilimsel yöntemini şu sözleri ile açıklamakta- dır: “Olgulardan doğanın kuvvetlerini keşfetmek, sonra da bu kuvvetler yardı- mıyla diğer olayları açıklamak.” Olayları açıklaması, keşfetmesi elindeki bilgiyi işlemesiyle mümkün olmuştur. Olgular- dan doğanın kuvvetlerini keşfetmek… Diğer olayları açıklamak… “Bilimsel yöntem” sanırım bundan daha iyi tanım- lanamazdı. Isaac Newton’un cep telefonu olsaydı ve o ağacın altında otururken kafasına elma düşseydi merakını gidermek için hemen cep telefonu çıkartıp arama yapacaktı. Tıpkı bizim yapacağımız gibi… “Elma neden düşer?” Bulacağı cevaplar var olan bilgilerden ibaret olacaktı ve başkalarının bilgileriyle ye- tinip merakını giderecekti bu şekilde. Asla bilgiyi işleyerek bir sorgulama- mın, keşfin, felsefenin peşine düşme- yecekti. Çünkü buna gerek bırakma- yacak müthiş bir teknolojiye sahip olacaktı. Ve sonuç olarak “Dünyanın En Etkin İnsanı” olmayacaktı. Son on yılda tüm insanlık tarihinden daha fazla Bilgiye sahip olmamıza rağmen cahilliğimiz ters oranda iler- lemeye devam ediyor. Öyle ki artık o inanılmaz keşiflere imza atan bilim insanları, bakış açılarıyla büyülendiği- miz sanatçılar, hala anlamakta zorlan- dığımız o felsefeciler yetişmiyor. Oysa günümüzde bilgi edinmekle sorunu olmayan insanların bilgiyi işlemekte çağ atlaması gerekiyordu. İnsanoğlu her alanda hiç olmadığı kadar bir hızla ilerlediğini zannederken aslında onu insan yapan zekasını ve ruhunu ka- ranlığın içine gömmeye devam ediyor. “Bilgiyi İşlemeye” gerek duymuyor. Dünya giderek cahilleşiyor… P